Dolar
38.43
Euro
43.66
Altın
3,318.70
ETH/USDT
1,794.80
BTC/USDT
94,800.00
BIST 100
9,432.55
Gündem

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay: Amerika'daki seçimi dışarıdan takip ederiz, o kadar

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, "Amerika'daki seçimi dışarıdan takip ederiz, o kadardır. Yoksa bizim bir tercihimiz olması söz konusu olmaz." dedi.

Yıldız Nevin Gündoğmuş, Ahmet Sertan Usul  | 06.11.2020 - Güncelleme : 06.11.2020
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay: Amerika'daki seçimi dışarıdan takip ederiz, o kadar

Ankara

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, A Haber'de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı. 

ABD seçimlerinde hangi başkan adayının seçilmesinin daha iyi olacağı yönündeki bir soru üzerine Oktay, "Ankara'nın veya bizim öyle bir tercihimizin olması söz konusu değil. Her ülke kendi seçimini yapar, biz sadece bütün dünyadaki diğer ülkelerde olduğu gibi Amerika'daki seçimi de dışarıdan takip ederiz, o kadardır. Yoksa bizim bir tercihimiz olması söz konusu olmaz." ifadelerini kullandı.

Oktay, Joe Biden'ın ABD Başkanı olmasının sıkıntı yaratıp yaratmayacağına dair soruyu yanıtlarken "Türkiye'nin eski Türkiye olmadığını" vurguladı. Oktay, "Bir zihniyet dönüşümü gerçekleşti Türkiye'de aslında. İllaki bir başkasının ekseninde olan değil, kendi ekseni üzerinde duran, ayağını sapasağlam Anadolu'ya basan, sonrasında diğer pergelle de kendi menfaatleri doğrultusunda dünyadaki olayları değerlendiren bir Türkiye var. Dolayısıyla hiç kimsenin Türkiye'nin iç işlerine veya Türkiye'de iktidarın kim olduğu, kim olacağı veya iktidarın nasıl değiştirileceğiyle alakalı herhangi bir söz söylemesine kim olursa olsun, Türkiye'nin müsaade etmesi mümkün değildir. Buna ne biz müsaade ederiz ne de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı." değerlendirmesinde bulundu.

Biden'ın Türkiye'ye ilişkin geçmişteki açıklamasını "bir talihsizlik" olarak değerlendirdiklerini, buna ilişkin de zaten tepkilerini çok net olarak ifade ettiklerini hatırlatan Oktay, "Biz Türkiye olarak baktığımızda herhangi bir ülkede ya da Amerika'da Trump'tır veya Biden'dır bu bizim için fazla bir şey ifade etmez." dedi.

Türkiye'nin Amerika ile ilişkilerinde belli konular bulunduğuna işaret eden Oktay, bunlardan birinin hain FETÖ darbe girişimi olduğunu ve bu darbe girişiminin başındaki teröristin Amerika Birleşik Devletleri'nin topraklarında yaşadığını hatırlattı. Türkiye'nin FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in iadesini istemesi kadar doğal bir şey olamayacağını vurgulayan Oktay, "Tersini düşün, Amerika'da, Washington'da Beyaz Sarayı, parlamentoyu bombalayan birisini düşünün ve Türkiye'de bunu tutuyoruz, Amerika'nın tavrı ne olurdu? Dolayısıyla bizim tavrımız da budur, bu kadar nettir, bunun çözülmesi. İlk günden beri buna çalışıyoruz." diye konuştu

Oktay, ikinci konunun da Türkiye'nin güvenliği ile ilgili olduğuna işaret ederek, şunları söyledi:

"Suriye'nin kuzeyinde, bizim güneyimizde oluşturulmaya çalışılan bir terör koridoru vardır. Bu terör koridorunda Türkiye'nin aleyhine, Türkiye'nin güvenliğini doğrudan tehdit eden PKK, PYD veya DEAŞ tehdidine zemin hazırlayabilecek oluşumlara karşı Amerika'nın bizim hassasiyetlerimize karşı hassas olması. Dolayısıyla adına ne derseniz deyin, PYD/YPG/PKK/SDG deyin, hangisi olursa olsun, hangi alfabeye veya hangi oluşuma dönüştürürseniz dönüştürün bunu, dolayısıyla bunlar PKK ve PKK'nın türevleridir. Böyle bir tehdidin hemen sınırlarımızın güneyinde oluşmasına bizim müsaade etme şansımız olmaz. Dolayısıyla diğer taraftaki başkanın kim olduğuyla alakalı da değildir bu. Biz bunu önce diplomatik yollarla, sonrasında eğer oradan sonuç alamazsak, 'kendi göbeğimizi kendimiz keseriz' dedik, nasıl geçmişte yaptıysak Fırat Kalkanı ile başlayan Barış Harekatı'na kadar devam eden harekatlarımız bugün de aynı çerçevede, bundan sonra da aynı çerçevede devam eder."

"Amerika'da başkan her kim olursa olsun çalışmalarımıza devam ederiz"

Fuat Oktay, Irak'taki, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs'taki gelişmelere de değinerek, "Ege'de devam eden Yunanistan ve Türkiye arasındaki ilişkilerdeki yine Amerika'nın burada tek yanlı, tek taraflı davranmaması, Türkiye'nin hassasiyetlerine dikkat etmesi olayıdır. Biz bu çerçevede Amerika Başkanı her kim olursa olsun çalışmalarımıza devam ederiz. Diplomatik yollarla devam ederiz, tüm kanalları kullanırız. Zaten kullandığımız kanalları Cumhurbaşkanımızdan başlayarak devlet başkanları seviyesinden en alttaki tüm ilgili bakanlıklarımız, Dışişlerimiz başta olmak üzere ilgili tüm bakanlıklarımız nezdinde ve ilgili tüm birimlerimiz ve bireylerin nezdinde de bu devam eder." değerlendirmesinde bulundu.

"Biden'ın seçilme ihtimaline karşı Ankara'nın Biden ile bir süreden beri bir diyalog sürdürdüğüne dair" iddiaların hatırlatılması üzerine Oktay, "Seçim sonuçlandığı zaman da kazanan adayla biz Türkiye olarak, diğer ülkeler gibi yolumuza devam edeceğiz. Orada bir sıkıntı yaşanacağını zannetmiyorum. Yani hiçbir ülkenin buna Amerika da dahil, bölgede Türkiye'ye rağmen ve Türkiye'yi dışlayarak, herhangi bir dış politikasını, herhangi bir programını, herhangi politikasını hayata geçirme şansı yoktur, bu zaten defalarca gözlenmiştir. Dolayısıyla gerek Biden gerek Trump'ın da ve ekibinin de görmeme şansı yok. Zaten ona göre tekrar çalışmalar başlayacak ve devam edecektir." şeklinde konuştu.

Oktay, yeni ABD Başkanının S-400 füzeleri konusunda bir ambargo yolunu seçerse Türkiye'nin tepkisinin ne olacağına ilişkin görüşlerinin sorulmasına, "Dün buna S-400 diyorlar, bugün buna başka bir şey, yarın başka bir şey diyebilirler. Ben hala gerçek nedenin S-400 olduğuna inananlardan değilim. S-400 bir gerekçe olamaz. Bu Türkiye'nin kendi savunma stratejisiyle, savunma politikalarıyla alakalı bir şeydir. Dolayısıyla son derece kırılgan bir bölgede yaşıyoruz. Kendi güvenliğini, kendi savunmasını sağlamlaştırmak zorunda olan bir Türkiye var. Birilerinin nazıyla niyazıyla hareket edecek, onların kararsızlığının sonuçlanmasını bekleyecek bir lüksümüz yok. Dolayısıyla biz hem ülke sınırlarının korunması hem vatandaşımızın güvenliğinin korunmasıyla alakalı gerekeni yaparız." cevabını verdi.

Türkiye'nin özellikle uzun menzilli füzelerle alakalı, yakın bölge ve uzak bölgeden gelecek tehditlerle alakalı bir savunma ihtiyacı olduğunu ve bu konuda görüşüldüğünü hatırlatan Oktay, "Eğer siz karşılamazsanız, farklı kanallardan bunu karşılama şansımız olacak. Nedir bu da Rusya'nın muadili S-400'dür. Bunun NATO silahları ile uyumlu olup olmaması veya o silahlara karşı bir tehdit unsuru oluşturup oluşturmaması da gerçekçi bir olay değil. S-300'lerin Yunanistan'da, Kıbrıs'ın güneyindeki yönetiminde olduğunu biliyoruz. Doğrudan bize, doğrudan NATO'ya tehdit değil mi? Hiç kimsenin ses çıkarmadığı olaylarda Türkiye S-400'ü konuşunca burada tehdit algısının konuşulması, tamamen bu da kendi içerisinde bir algı yönetimidir. Gerçekle bağdaşan bir tarafı yoktur." ifadelerini kullandı.

"Türkiye'yi kimse yaptırımlarla tehdit etmemeli"

Oktay, Türkiye'nin ulusal güvenliği ve çıkarları konusunda verdiği kararlarının gereğini yapabilecek bir ülke olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Türkiye'yi kimse yaptırımlarla tehdit etmemeli. Türkiye yaptırımlardan çekinen, korkan bir ülke olmaktan çıkmıştır ve Türkiye kendi özgürlüğü, kendi bağımsızlığı doğrultusunda ona halel getirebilecek herhangi bir konuda son derece katı durur. Yaptırımlar bizim azmimizi, kararlılığımızı daha da artırır. Biz çıkarız S-400 muadili kendi sistemlerimizi geliştiririz. Zaten bunun üzerinde de çalışıyoruz, bu da gizli değil, bunu da zaten açıkça ifade ediyoruz, bunu bir an önce geliştirmemizi sağlar bu tür yaklaşımlar. Türkiye ile sorunların çözümüyle ilgili gerçekten yol almak isteyen bilir ki bu tehditten değil, yaptırımdan değil karşılıklı diplomasi ve diyalogdan geçer. Ben Amerikan yönetiminin de batıdaki diğer ülkelerin de veya dünyanın diğer bölgelerindeki ülkelerin de bunu gördüğünü ve göreceğini ümit ediyorum, bekliyorum."

"Dünyanın şu andaki en iyi sistemlerinden birisini kurduk"

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, Türkiye'nin bir depreme ne kadar hazırlıklı olduğuna ilişkin soruyu yanıtlarken, son günlerde özellikle de şahsı üzerinden yürütülen bazı tartışmalar ve propaganda faaliyetleri olduğunu söyledi.

Afet olduğunda anında sistematik olarak müdahale edilmesi konusunda Türkiye'nin çok ciddi yol kat ettiğini ifade eden Oktay, "Çok ciddi yol katettik derken burada da mütevazı olmamıza hiç gerek yok. Geldiğimiz nokta belki de dünyanın şu andaki en iyi sistemlerinden birisini kurduk, şu anda da işliyor." dedi.

Oktay, afet anında kimin ne yapması gerektiğini bilmesinin önemine işaret ederek, müdahale boyutunda sistemin tamamının AFAD'ın koordinasyonunda olduğunu söyledi.

Afet anında sıfırıncı dakikadan itibaren herkesin nereye gideceğini bildiğine dikkati çeken Oktay, "Müdahale boyutunda şu anda biz sıfırıncı dakikada hareket eder konumdayız. İzmir depremine bakın, bütün bakanlarımızla oradayız ama herkes kendi işiyle ilgili orada." dedi.

Türkiye'nin depreme müdahale konusunda geldiği noktayla ilgili gurur duyulması gerektiğinin altını çizen Oktay, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak, nereden nereye geldiğimizle alakalı burada rahat olmamız ve bununla gurur duymamız gerekiyor. Burada polemiklere girmeye gerek yok." değerlendirmesini yaptı.

"Kamu binalarının güçlendirilmesinde çok ciddi mesafe aldık"

Afetlere yönelik alınması gereken tedbirler arasında kentsel dönüşümün olmazsa olmaz olduğunu vurgulayan Oktay, Türkiye'nin deprem bölgesinde bulunduğuna dikkati çekti.

Oktay, ölümlerin önlenmesinde binaların afetlere dayanıklı inşa edilmesinin önemine işaret ederek, son olarak 2018'de yayımlanan bina yapımına ilişkin yönetmeliğe uygun şekilde tamamlanan yapıların Türkiye'nin hangi bölgesinde olursa olsun yıkılma imkanı olmadığını belirtti. 

Bu noktada yerel ve merkezi yönetimlerin denetimlerinin önemini vurgulayan Oktay, "Kentsel dönüşüme baktığımızda, TOKİ boyutunda yoğun olarak bu dönüşümü yapmaya çalıştık. TOKİ'de 2002'ye kadar yapılan konut sayısına baktığınızda toplam 40 binlerde, ondan sonrasında bugüne kadar baktığınızda 975 bin, yani bir milyona yakın konut yapılmış durumda. Ama yeterli mi, değil." diye konuştu.

Dönüştürülmesi gereken konut sayısının 6,7 milyon olduğunu dile getiren Oktay, "Bizim bunu dönüştürmemiz gerekiyor. Sadece kamunun veya TOKİ aracılığıyla yapacağımız çalışmalarla bu dönüşümü sağlama şansımız yok. Afette hangi sistemi kurarsanız kurun, vatandaşımızın kendisinin önce buna inanması gerekiyor. Bunun için eğitim ve bilinçlendirme anlamında 'afete hazır Türkiye' diye çok ciddi kampanya başlatmıştık. Bugün de devam eden kampanyalar bunlar." ifadelerini kullandı.

Yeni bir deprem haritası yayınladıklarını açıklayan Oktay, bu çerçevede binanın yapılacağı koordinatlara göre deprem riskinin belirlenebildiğini söyledi.

Oktay, kentsel dönüşümün hızlandırılması için ellerinden geleni yaptıklarının altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Okullarımız başta olmak üzere kamu binalarının güçlendirilmesinde çok ciddi mesafe aldık. Ulaşım altyapı üstyapı boyutunda bunları güçlendiriyoruz. Sağlık altyapısını güçlendiriyoruz. Nereden nereye geldiğimizi görüyorsunuz. Yani sağlıkta hiçbir sorun yaşamıyorsak bugün depremlerde. Bu kurduğumuz altyapıyla, depremden etkilenmeyen altyapıyla ilgilidir. Diğer tüm alanlarda şimdi bunu geliştirmeye çalışıyoruz." 

Karadeniz'de de su taşkınlarının önüne geçebilmek için de Devlet Su İşleri ve ilgili bakanlıklarla çalışmalar yürütüldüğünü aktaran Oktay, şu ifadeleri kullandı:

"Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız nezdinde dönüşüm çalışmaları son derece hızla devam ediyor. Ama yerel yönetimlerin ve vatandaşımızın buna dahil olması gerekiyor. Yerel yönetimlerimizin de burada en az bizim kadar hassas olması gerekiyor. Yani 'yerel yönetimlerimiz' derken de herhangi bir ayrım yapmadan bunu söylüyorum. Tüm yerel yönetimler, tüm belediye başkanları, büyükşehir belediye başkanları, il başkanları, belde başkanları, ilçe başkanları tamamını söylüyorum."

Oktay, inandıklarında başaramayacakları bir şey olmadığını vurgulayarak, "En büyük şansımız da şu; buna inanan bir liderimiz var. Yani bu dönüşümün olması gerektiğine inanan ve bunun için uykusuz kalan, gecesini gündüzüne katan bir Cumhurbaşkanı var." dedi.

"Depremden gene dersler çıkaracağız"

"Evleri hakkında hasarlı raporu verilmesine rağmen ev sahiplerinin bir araya gelememesi gibi nedenlerle gerekenin yapılmadığı ve can kayıplarının yaşandığı, işleyişteki sıkıntıların giderilebilmesi için neler yapılabileceğine" ilişkin soruyu cevaplayan Oktay, şöyle konuştu:

"Bir öncekinde bu daha da zordu. Hasarlı binaların kentsel dönüşüme katılmasıyla alakalı, içeriden bir veya iki bina sakini 'hayır' dediği zaman çıkarmıyordunuz. Mahkemelere gidiliyordu, mahkemeler yıllarca devam ediyordu. Bunun kolaylaştırılmasıyla ilgili bir gelişme sağlandı. Yani belirli bir çoğunluk sağlanırsa, diğerlerinin de bu karara ortak olmak zorunluluğuyla alakalı. Şimdi bu depremden de biz gene dersler çıkaracağız. Eğer buna rağmen engelleyici konular varsa, yasal boyutta geliştirmek durumunda olduğumuz konular varsa zaten bununla ilgili çalışmalara şu anda da zaten yine başladık. Yetki yasamada burada, dolayısıyla oraya yine ihtiyaç bazında bunları ifade edeceğiz."

İzmir'deki hasar tespit çalışmaları

Oktay, İzmir'de hasar tespit çalışmalarının hızla devam ettiği belirterek, ağır hasarlı konutların yıkılacağını ve yenilerinin yapımına hızla başlanacağını kaydetti.

Vatandaşların, orta hasarlı binalarda da kalmamaları gerektiğini hatırlatan Oktay, şöyle devam etti:

"Çok hızlı bir şekilde ilk günden çadır kentlerimizi kurduk. Gençlik merkezlerimizi, spor salonlarımızı, kamu misafirhanelerimizi açtık. Şimdi yeni konutların inşasına bir ay gibi bir sürede başlıyor olacağız ve inşallah diğer yerlerde olduğu bir yıl içerisinde İzmirlilere, muhteşem bir kentsel dönüşüm örneği de olacak şekilde sunuyor olacağız. Depremden zarar görmüş vatandaşlarımıza, hak sahiplerine teslim etmiş olacağız."

Oktay, konteyner kentlerin de 20 gün içinde tamamen faaliyete gireceğini, bu süreçte ihtiyacı olan vatandaşların kamu tesislerinden faydalanabileceğini bildirdi.

İzmir'de 1 yıl içinde tamamlanacak binaların kentsel dönüşüm örneği olacağını vurgulayan Oktay, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Burada arzumuz, bunun ilçe ilçe diğer tüm alanlara yayılabilmesi. Elazığ'da, Malatya'da yaptığımız, sadece ağır hasarlı binaları olan vatandaşlarımıza yeni bir konut vermekle kalmıyoruz orada, başka bir şey de yapıyoruz; Bir kentsel dönüşümün örneğini de orada sunmuş oluyoruz. Arzu ediyoruz ki, yerel yönetimler de vatandaşlarımız da bunun devamını kendileri getirebiliyor olsun birliktelikleriyle. Bununla ilgili krediler de kira yardımları da dahil olmak üzere verdiğimiz çok ciddi teşvikler var, kolaylaştırıcı teşvikler var. Bunlardan faydalanılması kentsel dönüşümü hızlandıracaktır."

"Denetim yetkisi yerel belediyelerdedir"

Fuat Oktay, "Hem TOKİ tarafından hem de vatandaşların kendi imkanlarıyla yaptıracakları evler olacaktır. Burada denetim tam olarak nasıl olacak? Sorumluluk, yetki silsilesi kimin elinde?" sorusunu şöyle yanıtladı:

"Belediye sınırları içinde yapılan tüm yapıların yapı ruhsatı ve yapı kullanım izin belgesini verme ve buna göre denetim yetkisi yerel belediyelerdedir. Aynı şekilde imar planı yapma ve onaylama yetkisi de belediyelere aittir. Bazı spesifik alanlarla ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın aldığı bazı yetkiler vardır ama asıl sorumluluk aslında yerel yönetimlerde burada. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız buna öncülük ediyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız ve yerel yönetimler arasındaki mekanizmanın daha güçlendirilerek ve yapı denetimi de çok daha ciddi sağlanarak bu sorunu aşabileceğimizi düşünüyorum. Yapı denetimine baktığımızda, bu belediyelerde, yerel yönetimlerde."

"Kusurlu olan bunun bedelini ödemek durumundadır"

"O zaman bundan sonra sadece müteahhitlerin tutuklanmasıyla sınırlı kalmayacak, gerekli denetimleri zamanında yapmayanlara da hukuki sorumluluk olacak mı?" sorusunu cevaplayan Oktay, şöyle devam etti:

"Yasamanın alanına girmemek üzere şunu ifade edeyim, zaten sorumluluk zincirlemedir. Yani bir yerde bir hata varsa, hele hele bilinçli yapılan bir şey varsa, yani bir yere gidip deniz kumu kullanıyorsanız, demirden çalıyorsanız bunun bir şeyle izah edilebilecek bir konumu yok. Siz hangi yönetmeliği getirirseniz getirin. Bu denetimle alakalıdır. Dolayısıyla burada zincirleme bir hata varsa zaten bu hata değildir, suçtur. Bu suçun cezası kim olursa olsun verilecektir. Bunun gerekli çalışması da zaten yargıdadır. Soruşturmalar gerekli birimlerdedir. Şu anda da yapılıyor bu. Bu sadece oradaki mühendis veya bir mimarla kalacak konu da değildir. Kimin burada kusuru varsa, kusurlu olan bunun bedelini ödemek durumundadır."

Deprem vergileri

Oktay, "deprem vergilerinin nereye harcandığı konusundaki eleştirilerin" hatırlatılması üzerine ise şu bilgileri paylaştı: 

"1999 Marmara Depremi'nden sonra geçici vergiler ile 'kalıcı vergi' diye ifade ettiğimiz Özel İletişim Vergisi konuluyor. 66 milyarlık bir vergi toplanıyor cari fiyatlarla, o gün rakamlarıyla. Bugüne, 2019 fiyatlarına en son yaptığımız bir çalışmada 147 milyar güncellediğimizde. Marmara Depremi başta olmak üzere Bolu, Düzce, Sakarya, Kocaeli, Yalova, Bursa, İstanbul burada yapılan 43 bin 603 kalıcı konut var. Yine kentsel dönüşüm kapsamında güçlendirilen binalar, kamu binaları var. Birçok çalışma var. Cari fiyatlarla 66 milyar toplandı dediğimiz vergi. Cari fiyatlarla 80 milyar 734 yani topladığınızdan daha fazlası zaten o zaman harcanmış durumda." 

Bunların devamında afetlerin yaşandığı Bingöl, Elazığ, Kütahya, Van, Giresun ve Malatya için harcamalar yapıldığına, bugün İzmir için aynı durumun söz konusu olduğuna dikkati çeken Oktay, "Tüm buralarda yaptıklarımıza baktığımızda, 800'den fazla konut Elazığ'da, 1000'in üzerinde konutu Kütahya'da yapıyoruz, 26 binin üzerinde konutu Van'da yapıyoruz." diye konuştu.

Fuat Oktay, ulaşım, eğitim, sağlık, kentsel dönüşüm, adalet, güvenlik gibi birçok alan çalışmalar yapıldığına dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ne alakası var bunların depremle? Bunların hepsinin depremle alakası var. Bunları yapmasanız şimdi sağlıktaki sıkıntıyı düşünün. İzmir'de yaralılarımız var değil mi? Gittiği zaman sıkıntı çekiyor mu? Çekmiyor. Yıkılan bir hastaneniz olduğunu düşünün. Aynı şekilde Elazığ ve Malatya'da. Kovid-19'a baktığınızda, o da bir salgın afetidir. Bunlar da aslında Türkiye'nin yapısal dönüşümüne ilişkin çalışmalardır."

Oktay, toplanan deprem vergilerine ilişkin soruların basit bir siyasi polemik olduğunu vurguladı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.