Mahrem imamlardan MİT tırları sanıklarının avukatına 'savunma taktiği'
Adana'da MİT tırlarının durdurulmasıyla ilgili davada FETÖ'den tutuklu sanık Alp Değer Tanrıverdi'nin, hazırlanan savcılık mütalaasında, örgüt mahrem imamlarından "avukatlar için MİT davasında taktik" konulu talimat aldığı bilgisine yer verildi.
ADANA - SATUK TOPALOĞLU
Adana'da MİT tırlarının durdurulmasıyla ilgili davada tutuklu yargılanan eski savcılar Süleyman Bağrıyanık, Özcan Şişman, Aziz Takçı ve Ahmet Karaca'nın avukatlığını yapan tutuklu sanık Alp Değer Tanrıverdi hakkındaki savcılık mütalaasında, örgüt mahrem imamlarından "taktik" aldığı belirtildi.
Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesinde sanık Tanrıverdi'nin "FETÖ/PDY" üyesi olduğu iddiasıyla 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı davada savcı mütalaasını hazırladı.
Savcı mütalaasında, sanığın "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan eylem yoğunluğu dikkate alınarak üst sınırdan cezalandırılmasını talep etti.
Tanrıverdi'nin ByLock kullanıcısı olduğu belirtilen mütalaada, örgüt mahrem imamlarından tutuklu yargılanan sanıkların tahliye edilmesi için "avukatlar için MİT davasında taktik" konulu talimat aldığı bilgisine yer verildi.
Mütalaada, "Recep Beyaz" adlı ByLock kullanıcısından "Tır avukatı Alp Değer Bey'e iletelim. Avukatlar ve yargılanan arkadaşlar her birinin tahliyesi için talepte bulunmasınlar. En uygun olacak hakkında iddianamede en az kayıt bulunan bir kişi için ağız birliği ederek bari bunu bırakın desinler. Burada maksat bir gedik açmak. Bu etkili bir yöntemdir. Mahkeme kendince rahatlamak için tahliye kararı verebilir. Bu kişi tahliye olduktan sonra bu sefer de geçen celse falanı bıraktınız, bizim ondan ne farkımız var vs. deyip yeni bir gedik açılmalı." yönündeki talimat mesajının sanık Tanrıverdi'ye aktarıldığı belirtildi.
Tanrıverdi'nin kamuoyunda MİT tırlarının durdurulması olarak bilinen olaylarda müdafileri olduğu eski Adana Cumhuriyet Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık, Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ahmet Karaca ve Cumhuriyet savcıları Özcan Şişman ile Aziz Takçı'nın FETÖ/PDY adına örgütsel saikle, Türkiye Cumhuriyeti devletini sözde teröre destek veren ülke konumuna düşürmeye ve bu yönde gerçek dışı bir algı yaratmaya çalıştıkları anlatılan mütalaada, sanığın söz konusu kişiler hakkında yürütülen soruşturma ve kovuşturmalarda özel avukat olarak görev aldığına işaret edildi.
"Eğitim masraflarını üstlenmiş"
Mütalaada, Tanrıverdi'nin KHK ile kapatılan "Can Erzincan" isimli televizyon kanalında Nazlı Ilıcak ve Mehmet Altan ile program yaptığı vurgulanarak, şunlar kaydedildi:
"Sanık, 'Özgür Düşünce' adlı bu programda müvekkillerinin hukuksuzluk yapmadıkları, hukuksuzluğu yapanların müvekkillerini görevden alan ve yargılayan organlar olduğu, devletin ve hukuk sisteminin çöktüğü ve müvekkillerince durdurulan tırların terör örgütlerine yasa dışı malzeme taşıdığı yönünde söylem ve imalarda bulunarak yanındaki diğer program konuklarıyla birlikte Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti nezdinde devletimizi ve kurumlarını aşağılayacak şekilde söylemlerde bulunmuş, ulusal ve uluslararası platformlarda devletimiz ve hukuk sistemimiz hakkında olumsuz algı oluşturmaya çalışmıştır."
Mütalaada ayrıca Alp Değer Tanrıverdi'nin savunma amaç ve faaliyetinin sınırlarını aşar bir tavırla, müvekkilleri eski savcı Aziz Takçı ve Başsavcı Vekili Ahmet Karaca'nın eş ve çocuklarını kendi evinde misafir ettiği, barınma, eğitim ve geçim yükümlülüklerini üstlendiğine dikkati çekildi.
"Tır savcıları sitesini kurmuş"
Alp Değer Tanrıverdi'nin "tirsavcilari.com" isimli internet sitesi kurarak örgüt mensubu müvekkillerinin örgüt adına yaptıkları hukuksuz eylemlerini kamuoyunda meşru ve hukuki göstermeyi amaçladığı ifade edilen mütalaada, sanığın FETÖ'cü İlhan İşbilen ve Memduh Boydak'ı da tutuklu oldukları cezaevlerinde ziyaret ettiği bildirildi.
Savcı mütalaasında, yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya evrakı kapsamında, Alp Değer Tanrıverdi'nin FETÖ/PDY organik ve hiyerarşik yapısı içesinde faaliyet gösterdiğini, örgütün fikir, eylem ve yöntemlerini benimsediğini, amaçları ve talimatları doğrultusunda hareket ettiğini, eylemlerini salt avukatlık mesleğinin gereği şeklinde nitelendirmenin asla mümkün olmadığını belirterek, eylemlerindeki süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk nazara alındığında sanığın "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan üst sınırdan cezalandırılmasını talep etti.