Dolar
35.23
Euro
36.75
Altın
2,622.57
ETH/USDT
3,350.00
BTC/USDT
96,736.00
BIST 100
9,724.50
Gündem

'Terörist başı 60 saniyede paketlendi'

PKK'nın kurucusu, terörist elebaşı Abdullah Öcalan'ın, uzun yıllar korunduğu Suriye'nin ardından kaçıp saklandığı Kenya'da düzenlenen operasyonla 60 saniyede uçağa alınıp Türkiye'ye getirilmesinin üzerinden 19 yıl geçti.

15.02.2018 - Güncelleme : 16.02.2018
'Terörist başı 60 saniyede paketlendi'

ANKARA - Ali Kemal Akan

Dünyanın en kanlı terör örgütü PKK'nın kurucusu ve sözde lideri, terörist elebaşı Abdullah Öcalan'ın, Türkiye'ye getirilmesinde Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) personelinin dışında görev alan birkaç isimden biri olan dönemin Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarı Hasan İşgüzar, AA muhabirine, operasyonun ayrıntılarını anlattı. 

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde öğretim üyeliği yapan Prof. Dr. İşgüzar, teröristbaşı Öcalan'ın Türkiye'ye getirildiği süreçte "Sivil Havacılık"tan sorumlu olduğunu söyledi.

Elebaşı Abdullah Öcalan'ı almaya gidecek uçağın Türkiye'den kalkması ve daha sonra Türkiye'ye inecek olması nedeniyle kendisinin bu operasyona dahil edildiğini anlatan İşgüzar, Öcalan'ın uçakla getirilmesi için gereken belgeleri sağlamak üzere bir görev üstlendiğini söyledi. 

PKK'nın kurucusu, terörist elebaşı Abdullah Öcalan'ın, uzun yıllar korunduğu Suriye'nin ardından kaçmak zorunda kaldığı Yunanistan, Rusya ve İtalya'dan sonra saklandığı Kenya'da düzenlenen operasyonla 60 saniyede uçağa alınıp Türkiye'ye getirilmesinin üzerinden 19 yıl geçti. Fotoğrafta Öcalan'ın 2 ayı aşkın süre yaşadığı İtalya'nın İnfernetto'daki 90 nolu villası görülüyor. (Arşiv) ( Mustafa Abadan - Anadolu Ajansı )

"Cavit Çağlar'ın uçağı kiralandı"

MİT'teki operasyonla ilgili görevlilerin kendisine gelip konuyu anlattıklarını dile getiren İşgüzar, şöyle devam etti:

"Abdullah Öcalan'ı Kenya'dan Hollanda'ya götürmek üzere Yunanistan'ın Hollanda'dan uçak kiraladığı bilgisi MİT'e gelince onlar da aynı model, aynı renkteki bir uçağı göndererek Öcalan'ı Türkiye'ye getirmek için bir çalışma yaparlar. Türkiye'deki resmi ya da özel bütün uçakların kayıtları Sivil Havacılık Genel Müdürlüğündedir. MİT'in istediği şekildeki bir uçak o dönem sadece iş adamı Cavit Çağlar'da vardı. Ben de istenilen uçağın Cavit Çağlar Bey'den alınabileceği bilgisini verdim."

İşgüzar, MİT personelinin de Çağlar ile anlaşarak uçağı kiraladığını ancak Çağlar'ın operasyondan bilgisinin olmadığını söyledi. 

"İki pilot ve 4-5 MİT personeli dışında kimse yoktu"

Daha sonra söz konusu uçağın, Yunanistan'ın Öcalan için ayarladığı uçağa bire bir benzemesi için boyanıp, kuyruk işareti konduğunu anlatan İşgüzar, hazırlıkların ardından uçağın Türkiye'den havalandığını aktardı.

İlk etapta Çağlar'ın pilotlarına da "Mısır'a gidilecek" şeklinde bilgi verildiğini anlatan İşgüzar, uçakta iki pilot ve 4-5 MİT personeli dışında kimsenin bulunmadığını vurguladı.

Bu arada uçağa, Türkmenistan uçağı gibi işlem yapıldığı ve yolcu bilgileri için de "muz tüccarları" ifadesinin kullanıldığını paylaşan İşgüzar, "Hangi uçak olursa olsun personelle birlikte uçacak isimlerin Sivil Havacılık Genel Müdürlüğüne bildirilmesi gerekir. Özel uçakla bir yere gideceksiniz, isimler mutlaka yazılı olarak bildirilir. Uçuş rotası çizilir. Onun dışında gitme şansınız yok. Dolayısıyla o dönemde bizden istenen her türlü hizmeti sunduk." şeklinde konuştu. 

"Uganda'da muz tüccarı gibi davranıldı"

Havalanan uçağın, Antalya üzerinden çıkarak Akdeniz, Güney Kıbrıs Rum Kesimi hava sahasında yaklaşık 18 dakika uçulduktan sonra Mısır ve Uganda'ya gideceği şeklinde rota çizildiğini aktaran İşgüzar, şunları anlattı:

"Direkt Kenya'ya gidilmemesinin sebebi, Hollanda'dan da aynı tip, aynı renk uçak gideceği için Kenya'daki havaalanı küçük bir yer, orada herhangi bir yabancı uçak dikkati çeker diye 10 gün Uganda'da beklendi. Uganda'da muz tüccarı gibi davranıldı. Operasyon yapılmadan birkaç saat öncesi Kenya'ya gidildi. Kenya'da hiç kalınmadı. Hollanda'dan Öcalan'ı kaçırmak için gelen uçak havadayken bizim uçağımız ondan iki saat önce meydana indi."

"60 saniye içinde paketlendi"

Kenya'daki Yunanistan Büyükelçiliğinde saklanan Abdullah Öcalan'ın, Hollanda'dan gelmesi planlanan uçağa binmek üzere korumaların yer aldığı bir konvoyla yola çıktığını söyleyen İşgüzar, sözlerini şöyle sürdürdü:

"En önde Kenya koruma aracı vardı, arkasında ise Yunanistan Büyükelçiliğinin koruma aracı. Abdullah Öcalan'ın içinde bulunduğu araç üçüncü sırada, arkasından da Öcalan'ı gayri resmi koruyan kendi örgüt elemanları ile bir de yine korumaların olduğu araç vardı. Havaalanına gelirken Kenya polisi, Öcalan'ın aracı geçtikten sonra yolu keserek arkadan gelen konvoya başka bir yerden yol veriyor. O da yaklaşık 15-20 dakika kazandırıyor. Öcalan havaalanına girdiğinde, bineceği uçağın, Hollanda'dan gelen uçak olduğunu zannediyor. Takım elbiseli, gayet mutlu bir şekilde uçağa yöneliyor. Uçağın kapısı açılıyor ve 60 saniye içinde paketleniyor. Uçağa alındığında kapılar kapanıyor. Uçak havalanırken diğer konvoy, daha havaalanına yeni giriyordu."

Rum yönetimi hava sahasında geçen kritik 18 dakika

İşgüzar, Türkiye'ye gelirken 18 dakikaya yakın bir süre uçağın, Güney Kıbrıs Rum yönetimi üzerinden geçmesi gerektiğini ve bu süreçte, Rum yönetiminin hava sahası üzerinde yaşananları da şöyle anlattı:

"Havadaki rotalar o kadar kesindir ki 'Başka bir rotadan gideyim' diyemezsiniz. Her uçağın da mutlaka, hava sahasına girdiği ülkeye kendi işaretini, kimliğini bildirmesi lazım. Uluslararası kuraldır. Rum yönetimi 'Kuyruk işaretinizi bildirin' diyor, biz bir işaret bildiriyoruz, 'Öyle bir uçak kayıtlarımızda yok' diyorlar. Pilotlar da 'Yanlış anlaşıldı bir dakika' deyip farklı bir işaret bildiriyor. Yine Rum kesiminden böyle bir bilgi olmadığı söyleniyor, 'Lisanımız yetersiz' denilerek rol yapılmaya başlanıyor. 'İkinci pilot İngilizce olarak söylesin' deniyor. Rum hava sahasından geçilirken 18 dakika boyunca böyle bir yol izleniyor. Uçak, Türk hava sahasına girdikten sonra rahatlıyoruz."

Uçak, ilk önce Atatürk Havalimanına inmek zorunda kaldı

Türk hava sahasına giren uçağın Bandırma'daki askeri üsse yöneldiğini söyleyen İşgüzar, ancak sis nedeniyle uçağın inemediğini ifade etti.

İşgüzar, şöyle devam etti:

"Uçak, başka havalimanına inmeyecekti, çünkü öyle bir uçak kayıtlarımızda yoktu. Sisin dağılmasını beklerken yakıt azaldığı için zorunlu olarak Atatürk Havalimanına inip yakıt ikmali yapması gerekti. Atatürk Havalimanı'ndan iniş izni isteniyor ama izin verilmiyor. O arada bana ulaştılar. Ben de, FIC denilen sistem vardır, Sivil Havacılık Genel Müdürü emriyle herhangi bir uçak kaldırılabilir veya izin verilmez. FIC'den Atatürk Havalimanına bu uçağın hiçbir soru sorulmadan indirilmesi talimatını verdim. Uçak, salimen inişini yaptı. Askeri meydanın bulunduğu, gözün görmediği bir yere çekildi. Burada uçağın kapıları açılmadan yakıt ikmali yapıldı. Daha sonra sis dağılınca Bandırma'daki askeri üsse doğru uçak havalandı."

İşgüzar, dönemin Genelkurmay Başkanı'nın Bandırma'daki askeri üssün komutanını arayarak "Bir paketin geldiğini ve bizzat giderek alması talimatı verdiğini" de söyledi.

Hasan İşgüzar, Öcalan'ın daha sonra İmralı Adası'na götürüldüğü bilgisini verdi.

Doğu ve Güneydoğu'da yaşayan vatandaşların haklarını silahla engellemeye çalışan terörist elebaşı Öcalan, 1999'dan bu yana İmralı Adası'ndaki cezaevinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını çekiyor.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın