Yaşam

Bolu'da yangına müdahale eden orman işçisi, şefini alevlerden kurtarmadan bölgeden ayrılmamış

Mustafa Nazlı, "Şefim, 'Kardeş sen beni burada bırak git, canını kurtar. Ben gelemeyeceğim, gözlerim karardı.' dedi. 'Şefim ya beraber çıkacağız ya da yanacağız, ben seni burada bırakmam' dedim." diye konuştu.

Zafer Göder, Varol Varlık  | 20.08.2024 - Güncelleme : 20.08.2024
Bolu'da yangına müdahale eden orman işçisi, şefini alevlerden kurtarmadan bölgeden ayrılmamış Fotoğraf: Varol Varlık/AA

Bolu

Bolu'nun Göynük ilçesinde kontrol altına alınan orman yangınına müdahale eden orman işçisinin, şefini alevlerin arasından kurtarmadan bölgeden ayrılmadığı öğrenildi.

Mengen Orman İşletme Müdürlüğünde görev yapan Mustafa Nazlı, Bekirfakılar köyü mevkisindeki ormanlık alanda 15 Ağustos'ta öğle saatlerinde başlayan, ekiplerin havadan ve karadan müdahalesiyle yaklaşık 72 saatte kontrol altına alınan yangını söndürme çalışmalarına destek için bölgeye gitti.

Şefi Ali Yiğenoğlu ve diğer personel ile yangına müdahale eden Nazlı, söndürme çalışmalarının ikinci gününde çalışma arkadaşlarıyla alevlerin arasında kaldı.

Personel ile alevlerden kaçarken yorulan şefinin gelemediğini fark eden Nazlı, yardım etmek için geri döndü.

Nazlı, yoğun duman nedeniyle nefes almakta zorlanan şefinin "Beni bırak git." demesine rağmen onu alevlerden kurtardı.

Yaşadıklarını AA muhabirine anlatan Mustafa Nazlı, yangın haberini alır almaz bölgeye intikal ettiklerini söyledi.

Alevlere müdahale edebilecekleri alanı belirleyerek yangını söndüre söndüre ilerlediklerini, bir noktada ateşin harlandığını belirten Nazlı, "Bir baktık müdür yardımcımız 'Kaçın kaçın!' diye bağırdı." dedi.

Nazlı, alevlerden kaçmaya çalıştıklarını dile getirerek, "Aşağıdan bir ses geldi. Bir arkadaşımız şefimize 'Bizi burada bırakmayın, korkuyoruz.' dedi. Bundan sonra bekledik şefimizle. O arkadaş çıktı. Bir daha koştum yukarı doğru. Bu sefer şefim, 'Mustafa ben gelemiyorum.' dedi. Hemen aşağı döndüm şefimin yanına." diye konuştu.

"Alevler etrafımızı çevirdi"

Rüzgar nedeniyle alevlerin çok yükseldiğini aktaran Nazlı, "Alevler etrafımızı çevirdi. Çok duman vardı. Yukarı seslendim, arkadaşlardan kimse gelmedi. Zaten herkes korkudan kaçtı çünkü alevler vardı. 3-4 katlı binanın büyüklüğünde alev topu geliyordu." ifadesini kullandı.

Nazlı, şefinin koluna girerek taşımaya çalıştığını ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu şekilde yukarı çıktık biraz. Ama benim de gücüm bitti çünkü 400-500 metre aşağı inmişiz. 'Şefim, herhalde yolun sonuna geldik.' dedim. Şefim, 'Kardeş sen beni burada bırak git, canını kurtar. Ben gelemeyeceğim, gözlerim karardı.' dedi. 'Şefim ya beraber çıkacağız ya da yanacağız, ben seni burada bırakmam.' dedim. Ondan sonra Allah güç kuvvet verdi. Mecbur böyle yanan yere doğru gittik. Telsizimiz ateşe düştü. Telefon da çekmiyor. Kimseye haber de veremedik. Yukarı çıkmamız bir 20-25 dakika sürdü. Gücümüz bitti, suyumuz yok, korku çok. O anları anlatamam. Ben dedim ki yani öldük burada."

Şebekenin çektiği noktada cep telefonuyla yardım istediklerini, bulundukları yere gelen araçla götürüldükleri ambulansın kendilerini hastaneye ulaştırdığını kaydeden Nazlı, "Yaşadıklarımı unutamıyorum. O anları anlatamam, hayal de edemezsiniz. Tarif de edemiyorum ama çok kötüydü. En son 20-25 dakika mücadeleden sonra şefimizle yanan yerin içinde oturduk mecburen çünkü gücümüz kalmadı, konuşamıyoruz." şeklinde konuştu.

"Her şeyin bittiğini" düşündüklerini söyleyen Nazlı, "Şefimi bıraksam gitsem ömür boyu vicdan azabı çekerdim. O an yaşadıklarımızı anlatamam." dedi.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.