LAHEY - Yasin Yağcı
Hollanda’da İslam ve Müslümanlara karşı tutumuyla bilinen aşırı sağcı Geert Wilders’ın liderliğini yaptığı Özgürlük Partisi’nden (PVV) ayrılarak Müslümanlığı seçen Arnoud van Doorn, kararından dolayı kesinlikle pişman olmadığını söyledi.
Yeni yaşamı ve siyasi çalışmalarıyla ilgili AA muhabirine konuşan Van Doorn, Müslüman olduktan sonra büyük bir iç huzuru yaşadığını belirterek, “Müslüman olduğum için bazı arkadaşlarım beni terk etti, zor dönemler yaşadığım oldu ama Allah’ı düşününce her şeyi unutuyorum” dedi.
Daha önce önyargıyla baktığı İslam dinini seçme kararının planlı olmadığını, her şeyin kendiliğinden geliştiğini kaydeden Van Doorn, Lahey Belediye Meclisi üyeliği yaptığı PVV’den ayrıldıktan sonra bazı Müslümanlarla tanışmasının bu konuda önemli rol oynadığını ifade etti.
Aynı kentte meclis üyeliği yapan Abdoe Khoulani’yle tanışmasından sonra İslam konusunda kafasında bazı soruların oluştuğunu anlatan Van Doorn, bunun üzerine İslam’ı derinlemesine inceleme kararı alır. Kur’an-ı Kerim, Hadis ve Sünnet’le ilgili kitaplar okuyan, sürekli sorularak sorarak cevaplar aramaya başlayan Van Doorn, yaklaşık bir yıl sonra Müslüman olmaya karar verir.
İlk başta Müslüman olmak gibi bir düşünceye sahip olmadığını, sadece merakını gidermek için İslam’ı araştırdığının altını çizen Van Doorn, “Derken bu süreçte İslam ile aramda sıcak bir bağ oluştu. İslam’ın batılı medya ve politikacıların anlattığı gibi negatif olmadığını kavradım. İslam’ın barış ve kardeşlik dini olduğunu, kafamdaki her soruya cevap verdiğini gördüm. Bu süreç bir sene sürdü. Şüphelere kapıldığım, çok motive olduğum anlar da oldu. En sonunda kendi isteğimle İslam’ı seçerek Kelime-i Şehadet getirdim” diye konuştu.
Hem hacca hem de umreye gitti
Müslüman olduktan sonra arkadaş çevresi genişleyen Van Doorn, bir yıllık süre zarfında hem hacca hem de umreye gitmiş. Kutsal topraklardan manen güçlenmiş ve mutlu bir şekilde döndüğünü ifade eden Van Doorn, imkanı olan her Müslümana kesinlikle hacca gitmeleri tavsiyesinde bulunuyor: “Kesinlikle imkanı olan her Müslüman gitmeli. Tatile gitmeyin, pahalı araba ya da eşya almayın hacca gidin. Yaşlanmayı da beklemeyin gençken gidin ki daha çok tat alasınız.”
İslam’a geçişle birlikte hayatında çok şeyin değiştiğini, birçok arkadaşının bundan dolayı kendisini terk ettiğini ve bazı aile üyelerinin kararını garipsediğini vurgulayan Van Doorn, bu konuda en önemli hatasının Müslümanlığı araştırırken çevresini haberdar etmemesi olarak görüyor.
“Onları haberdar etseydim kararımı daha anlayışla karşılayabilirlerdi” diyen Van Doorn, ihtida edeceklere şu tavsiyede bulunuyor: “Müslüman olacaklara baştan beri aile yakınlarına ve arkadaşlarına süreci anlatmalarını ve onları bilgilendirmelerini tavsiye ediyorum. Benim ailem şimdi ciddi olduğumu, geçici bir karar almadığımı gördü, yavaş yavaş alıştılar. Kararımı destekliyorlar, arkamda duruyorlar.”
“Wilders’ın partisinin İslam’la ilgili görüşlerini paylaşmıyorum”
Yaklaşık iki yıl görev yaptığı Wilders’ın partisinin İslam’la ilgili görüşlerini kesinlikle paylaşmadığını kaydeden Van Doorn, “O zaman şimdiki düşüncelere sahip olsaydım bu partiye kesinlikle katılmazdım” diyor.
Medyada sıklıkla dile getirilen “Wilders’ın eski arkadaşı ya da eski PVV’li” gibi sıfatlarla anılmak istemediğini dile getiren Van Doorn, görev yaptığı süre zarfında Wilders ile iyi ilişkilere sahip olduğunu ifade etti.
O yıllarda medya ve farklı kesimlerin etkisiyle İslam ve Müslümanlara karşı oluşturulan negatif imajı ve düşünceleri kendisinin de paylaştığını ama şimdi bunlardan eser kalmadığına dikkati çeken Van Doorn, dile getirilenin aksine Wilders’ın çektiği İslam’ı aşağılayan Fitne adlı filmde bir rolü olmadığını söyledi.
Aşırı sağcı Geert Wilders’ın İslam’a yönelik hakaret ve eylemlerini anlamakta zorlandığını kaydeden Van Doorn’a göre, Müslümanlar buna en iyi cevabı kayıtsız kalarak vermeli: “Çünkü cevap verdiğinde daha da ilgi çekiyor, o yüzden bu tür provokatif eylemlerden uzak durmalıyız. İyi örnekleri ön plana çıkarmalıyız. Ben din alimi değilim ancak kendi adıma şu tavsiyelerde bulunabilirim: Kızmayın, provokasyonlara gelmeyin, enerjinizi bu konuda harcamayın pozitif alanlara yönelin.”
Müslümanlar siyasette yeterince temsil edilmiyor
İslam’ı Hollanda’da anlatma noktasında bazen sorumluluk hissettiğini de belirten Van Doorn, geçmiş siyasi hayatı göz önüne alındığında bunu, bir suçluluktan ziyade içinden geldiği için çok istediğini ifade etti. Bu konuda Müslümanların yararına işler yapmak istediğine dikkati çeken Van Doorn, “Başkası yapmıyor, kendimiz bunu yapmalıyız” diye konuştu.
Üyesi olduğu İslami norm ve değerleri merkeze alan Birlik Partisi’yle siyasette daha aktif olmak istediklerini kaydeden Van Doorn, özellikle Müslümanların yoğun yaşadığı Lahey ve Amsterdam’da önümüzdeki sene yapılacak yerel seçimlerde iyi sonuç almayı hedefliyor.
Hollanda’da yaklaşık 1,5 milyon Müslüman yaşadığını ama bunların politikada yeterince temsil edilmediğini ileri süren Van Doorn, yerel seçimlerden sonra milletvekilli seçimlerine de aktif bir şekilde katılacaklarını ifade etti.
“Müslümanların sesi yeterince duyurulmuyor, biz bu sesi duyurmak için çaba gösteriyoruz” diyen Van Doorn, Türk toplumuyla da iyi ilişkileri olduğunu, partilerinde kendilerine destek veren bazı Türk kökenli isimlerin bulunduğunu söyledi.
Avrupa genelinde son yıllarda iyice artan İslamofobinin endişe verici olduğuna da vurgu yapan Van Doorn, Müslümanlardan provokasyonlara karşı dikkatli olmalarını istedi.
Müslümanların Hollanda’da çok bölündüğünü, toplumun bir araya gelerek daha aktif bir şekilde hareket etmesi gerektiği üzerinde duran Van Doorn’a göre, bu şekilde hem İslamofobiyle etkin mücadele edilebilir hem de İslam daha iyi tanıtılabilir.5
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.