Dolar
36.48
Euro
39.55
Altın
2,912.40
ETH/USDT
2,113.00
BTC/USDT
83,387.00
BIST 100
10,507.11
Yaşam

Kadın karagöz ustası, mesleğinin inceliklerini verdiği eğitimlerle gelecek nesillere aktarıyor

Türkiye'nin kadın karagöz ve kukla ustalarından Göher Ergün, gelecek nesillere bu sanatın nasıl yapıldığını aktarmak için hem eğitim veriyor hem de karagöz tasvirinin yapımını öğretiyor.

Rüveyda Mina Meral  | 08.03.2025 - Güncelleme : 08.03.2025
Kadın karagöz ustası, mesleğinin inceliklerini verdiği eğitimlerle gelecek nesillere aktarıyor Fotoğraf: Ayşenur Bulut/AA

İstanbul

Ergün, 2004'te bir eğitim atölyesinde usta çırak ilişkisi ile başlayarak tiyatro eğitimi aldı. Ustası Alpay Ekler ile bu atölyede tanışan Ergün, 2006'da hocasının yanında profesyonel olarak kukla sanatıyla da ilgilenmeye başladı.

Bir süre kukla sanatıyla ilgilendikten sonra karagöz oyunu ve yapımına merak saran Ergün, ustası Alpay Ekler'den bu yönde de eğitim aldı. Bu süreçte karagöz alanında ustalık kazanmış isimlerden de etkilenen Ergün, bu sanata yönelen eşiyle birlikte karagöz oyunu sahneledi.

Ergün, ustasının daha sonra kendi perdelerini kurup oyunlarını sahnelemesine izin vermesiyle, karagöz oynatıcılığına başladı.

Zamanla kendini geliştirerek karagöz ustası olan Ergün, aynı zamanda Karagöz Derneğinin Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini de üstlendi.

Göher Ergün, bu sanatın nasıl yapıldığını gelecek nesillere aktarmak için kendi atölyesinde hem eğitim veriyor, hem de karagöz tasviri yapımını öğretiyor.

"Kadın karagöz sanatçısı olmak bu dönemde çok değerli"

Göher Ergün, AA muhabirine yaptığı açıklamada, karagöz sanatına ilgisinin geleneksel Türk tiyatrosu dersi aldığı zamanlarda başladığını ve usta çırak ilişkisiyle zamanla bu sanatı öğrendiğini söyledi.

Kadın karagöz sanatçılığının yeni olmadığını belirten Ergün, Osmanlı döneminde kadınların haremde karagöz sanatçısı olarak oyun sahnelediklerini anlattı.

Ergün, kadın karagöz sanatçısı olmanın bu dönemde çok değerli olduğunu ifade etti.

Karagöz sanatına gittikçe ilginin arttığını, bu isteği diri tutmak için de çeşitli proje ve çalışmalar sürdürdüklerini kaydeden Ergün, Karagöz Derneği olarak 2017'den beri "İstanbul Karagöz Festivali" düzenlediklerini ve aynı zamanda Milletlerarası Gölge Oyunu ve Kukla Birliğine bağlı olup, orada da faaliyetleri olduğunu dile getirdi.

Ergün, Türkiye'nin dört bir yanında festivaller, atölyeler ve eğitimler gerçekleştirerek bu sanatın inceliğini yeni nesillere aktarmaya çalıştıklarını vurguladı.

Liselerde veya üniversitelerde, çocuk gelişimi, anaokulu, okul öncesi öğretmenliği okuyan öğrencilere, özellikle bu sanatı tanıtmak için projeler ve atölyeler gerçekleştirdiklerini belirten Ergün, "Bu sanatın perdenin arkasında tasvirlerle oynatılan bir sanat olduğunu bilmemiz gerekiyor. Karagöz oyunu Dünya Miras Listesi'ne bu şekilde girmiştir. Bunu da tanıtmak, insanları bilinçlendirmek bizlerin ve tabii ki kamu kurum ve kuruluşlarının en büyük görevi olmalı diye düşünüyorum." dedi.

"Sanatımızı gelecek nesillere aktarma bilinci bizim en büyük görevimiz olmalı"

Göher Ergün, karagöz sanatının zamanla daha bilinir hale gelmeye başladığını, atölyelerde aktif olarak çalışmanın kadın sanatçıları ön plana çıkardığını ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Yaşadığımız en büyük problemlerden bir tanesi bu. Erkeklerin ön planda olması kanıksanmış bir durum olduğundan bizler ön planda olamıyorduk. Artık daha fazla bu işi yapmaya çalışan kadınlar olduğumuzun farkındayız. Yeni başlayan arkadaşlarımız için süreç genel anlamda biraz daha zorlu olacak. Çünkü hepimizi bekleyen zorlu bir sürecimiz var, teknoloji. Biz bu sanatı ayakta tutmak için ne kadar uğraşıyorsak onlar da o kadar uğraşmak zorundalar. Hep birlikte bu sanatımızı gelecek nesillere aktarma bilinci bizim en büyük görevimiz olmalı."

Tasvirler dana ve deve derisi kullanılarak yapılıyor

Ergün, atölyesinde aynı zamanda karagöz tasvir yapımıyla da ilgili eğitim verdiğini belirterek, geleneksel bir sanat olduğu için bu tasvirlerin dana ve deve derisi kullanılarak yapıldığını söyledi.

Dana veya deve derisinin öncelikle bazı işlemlerden geçerek şeffaf hale getirildiğini, kurutulduktan sonra da rulolar halinde kullanıldığını anlatan Ergün, şunları kaydetti:

"Daha sonra bu deriyi alıp, öncelikle yapacağımız tasvirin kalıbını çıkartıyoruz. Kalıbı çıkarttıktan sonra bu kalıbı deri üzerine çizerek keseceğimiz hale getiriyoruz. Hamlama dediğimiz, deriyi ıslatıp yumuşattığımız bir aşamamız var. Hamlamadan sonra kalıbı nevregan adını verdiğimiz bıçaklarla delmeye başlıyoruz. Damla göz adı verilen diğer nevraganla da tasvirdeki boşlukları, göz oyuntusunu ve süslemeleri yapıyoruz. Tasvirimizi çıkardıktan sonra, arkasındaki çapakları maket bıçağıyla temizliyoruz, sonra zımparayla düzeltmelerini yapıyoruz. Deriyi, baskıya alıp son haliyle kuruttuktan sonra artık dümdüz bir tasvir ortaya çıkıyor. Bu sefer kontür ve boyama işlemi geliyor. Boyalarda da yine doğal boyalar kullanıyoruz."

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.