Kuponla alınan org otistik Buğra'nın dehasını ortaya çıkardı
Gazete kuponlarıyla alınan küçük orgla müzikle tanışan otistik Buğra Çankır, dünyadaki en prestijli yarışmalardan birinde New York'ta Türkiye'yi temsil etti.
NEW YORK - Betül Yürük
Gazete kuponlarıyla alınan küçük orgla müzikle tanışan ve otistik olduğu için eğitim hayatında kapılar kendisine kolay açılmayan üstün yetenekli Buğra Çankır, dünyadaki en prestijli yarışmalardan birinde New York'ta Türkiye'yi temsil etti.
Buğra, 24 yaşında bir otistik ve ağır iletişim kurma engeli var. 2 yaşında otistik olduğu anlaşılan Buğra'nın 10 yaşındayken müzik yeteneği keşfedildi.
İletişim kurarken güçlükler yaşasa da Buğra, aslında ''mükemmel kulak'' ya da ''tam kulak'' olarak nitelendirilen, doğadaki tüm sesleri referans bir ses verilmeden nota olarak tanımlayabilme yeteneğine sahip.
Buğra, ön elemelerden geçerek, 3 Aralık Uluslararası Dünya Engelliler Günü'nde, dünyanın en prestijli yarışmalarından biri olan Engelliler Piyano Olimpiyatları'nda Türkiye'yi temsil etti.
Dünyanın farklı yerlerinden, çeşitli engelleri olan 33 piyanistin yer aldığı yarışmada ilk 14'e girerek finale kalan Buğra, yarışmada ilk üçe giremese de ailesini ve ülkesini gururlandırmakla kalmadı, aynı zamanda azmi ve yeteneğiyle engelleri ortadan kaldırarak bir başarı hikayesi ortaya koydu.
Buğra'ya finale kaldığı için mükemmellik sertifikası ve madalya verildi.
''Otizmin olumsuz yüzünü geride bıraktık''
Ailesi AA muhabirine Buğra'yı anlattı.
Buğra'nın babası Kemal Çankır, oğlunun müziğe olan ilgisi ve yeteneklerini keşfettikleri günden bu yana ailece otizmin olumsuz yüzünü geride bırakıp Buğra'nın müziğe olan ilgisine odaklandıklarını söyledi.
Baba Çankır, "14 yıllık çabalarının sonucunda Buğra, New York'ta Türkiye'yi temsil etti. Farklı ülkelerinden gelen çeşitli engelleri olan 33 piyanistin çaldığı yarışmada finale kaldı. Yarışmacıların hepsi de birbirinden değerli birbirinden yetenekli kişilerdi. İki günlük bir yarışmanın ardından jüri 14 finalist belirledi. Bugün Buğra finallere kaldı, ülkemiz adına yarıştı. Buğra derece elde edemese de ülkemizdeki 10 milyondan fazla engelliye çok çalışılırsa, pes etmeden çalışılırsa neler yapılabileceğini göstermiş oldu. Biz burada hala yolun sonuna gelmemiş olduğumuzu anladık, hala bu yolculukta katedebileceğimiz yollar olduğunu gördük. Ufkumuz açıldı ve daha iyisini yapabilmek için de yarından itibaren çalışmalarımıza devam edeceğiz."
Buğra'nın yaşadığı tüm sorunlara ve karşı karşıya kaldığı ön yargılara rağmen çok iyi piyano çalmakla kalmayıp aynı zamanda akademik olarak da kendini ispatladığını anlatan Çankır, '' Buğra 2016 yılında İskenderun Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nı dereceyle bitirdi. Şu an da Afyon Kocatepe Üniversitesi'nde yüksek lisans yapıyor. Buğra akademik olarak engellilere fırsatlar verilmesi durumunda çok iyi yerlere gelinebileceği gösterdi. Mezun olduğu İskenderun Teknik Üniversitesi Konservatuvarı'nda 3 yıldan beri saat ücretli piyano eşlik öğretim görevlisi olarak olarak çalışmalarını devam ettiriyor ve inşallah kadro da alacağız. '' diye konuştu.
Buğra'ya ilk olarak 2006'da İngiltere'den davet geldiğini ve oradaki performansıyla 2008'de bir kez daha davet aldığını anlatan Çankır, 2013'te de Buğra'nın Türkiye'yi Viyana'da temsil ettiğini ve yer aldığı birçok etkinlikte ve festivalde engellilerin iyi şeyler yapabileceğini göstererek engellilere olan negatif bakış açısını pozitife çevirmeye çalıştığını ifade etti.
4 yılda bir düzenlenen bir sonraki yarışmanın İstanbul'da olabileceğini söyleyen Çankır, ''Umarım Buğra bu yolculuğu ömrünün sonuna kadar devam ettirebilir, kendi sanatının üzerine ekleyerek ve daha iyisini yaparak devam ettirir. Anne ve babası olarak biz bunun için çaba sarf edeceğiz.'' şeklinde konuştu.
"Bu tür tüm çocuklarımız için ailelerin desteklenmesi gerek"
Buğra'nın annesi Nejla Çankır da şunları anlattı:
''İlköğretimi yanımda bitirdi, ben bir öğretmenim. Oradan bir müzik lisesine ve daha sonra konservatuvara gitti. Buğra ile gerçekten gurur duyuyorum. Bundan sonra bir menzile vardık diye düşünmüyoruz yoksa gelişiminin önü kesilmiş olur. Bu tür yarışmalara katılmaya devam edeceğiz. Aileler çocuklarında saptadıkları herhangi bir şey varsa kesinlikle peşini bırakmadan, yollarına devam etmeli. Hangi engelle karşılaşırlarsa karşılaşsınlar eğitim camiasında olur, oturdukları muhitte komşularından olur pes etmesinler. Buğra'nın bir misyonu oldu. Engelli çocuk aileleri, çocuklarının peşini asla bırakmamalı. Bütün anne babalar çocuklarıyla bir şekilde ilgileniyorlar ama bir noktada çevreden bir şey gördüğünüzde demoralize olabiliyorsunuz, orada canınız yanıyor. O zaman aileler bırakabilir ama o noktada asla çocuklarını bırakmamalılar. Çocuklarınızla gidebildiği yere kadar ilgilenin. Bu bir yeteneğin peşinden gitmek olabilir. Resim olabilir, müzik olabilir, matematik dahisi olan engelli çocuklarımız var, sporla uğraşan çocuklarımız var. Ne olursa olsun pes etmemek gerektiğine inanıyorum.''
Engelli çocuk ailelerinin bir noktadan sonra tıkanabildiğine dikkati çeken anne Çankır, şöyle devam etti:
"Devletimizin bu çocuklara o kadar çok kol kanat germesine ihtiyaç var ki. Engelinizden dolayı kabul görmüyorsunuz bulunduğunuz yerde, kendinizi kesinlikle anlatamıyorsunuz. Bu durumda pozitif ayrımcılık yapılması gerekiyor. Bir yetenek var işlenmiş, işlenmeye devam ediyor. Ancak çocuğunuzu bir yere konuşlandıramıyorsunuz. Burada devletimizin çocukların arkasında durup, pozitif ayrımcılıktan yararlanmalarını sağlaması gerek Sadece Buğra için değil, bu tür tüm çocuklarımız için ailelerin desteklenmesi gerek ve bunu devlet büyüklerimizden rica ediyorum. Çünkü onlar bir birey toplumumuzun bir ferdi. Hiçkimse onların yadsımamalı, buna hakları da yok. Onlar bizden biri, sadece farklılar.''
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.