Muğla'nın Bodrum'un Gümbet sahilinde geçen yıl ekim ayında 5-6 kişilik kapasitesini katbekat aşarak 34 düzensiz göçmeni taşıyan teknenin battığı faciada, sahile çıkarılan 9 yaşındaki Filistin uyruklu Melek Abucezar'ı kurtarmak için verdiği mücadeleyle gündeme gelen trafik polisi Harun Kılıçoğlu, yaşadıklarını unutamıyor.

• Türk polisi göçmen kız için gözyaşı döktü

Bodrum'daki tekne faciasının ardından 7 yaşlarındaki kız çocuğunu kucaklayıp ambulansa yetiştiren trafik polisi, sağlık ekiplerinin kalp masajını gözyaşlarıyla izledi. Çocuk, yoğun çabaya rağmen kurtarılamadı https://t.co/UthvEkULHC pic.twitter.com/6NzaB2eK2e

— ANADOLU AJANSI (@anadoluajansi) 22 Ekim 2018

Bodrum'da görevine devam eden iki çocuk babası Kılıçoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yüzlerce anı biriktirdiği meslek yaşamında, 26 yılı geride bıraktığını söyledi.

Mesleğine İstanbul'da başladığını ve ardından Erzincan ve Bodrum'da devam ettiğini belirten Kılıçoğlu, "Meslek hayatımda 27'nci yılıma girdim. Mesleğimi hep trafik polisi olarak sürdürdüm. Trafikte çalıştığınız için birçok olayla karşılaşıyoruz. Ekim ayında yaşadığımız o acı olay gibi durumlarla da karşılaşıyoruz." diye konuştu.

"Hatırladıkça bir acı hissediyorsunuz"

Sahil bandında çalıştıkları için zaman zaman göçmen olaylarıyla karşı karşıya kaldıklarını dile getiren Kılıçoğlu, şöyle konuştu:

"Nihayetinde polissiniz ve müdahale etmek zorundasınız. Keşke o gün oraya hiç gitmesem daha iyiydi çünkü hatırladıkça bir acı hissediyorsunuz, acı tekrar ediyor ve sürekli yenileniyor. Düşünmek istemiyorsunuz ama aklınız sürekli o güne gidiyor, insan düşünen bir varlık. Üzerinden aylar geçmesine rağmen unutulmuyor. Orada bir tane değil, bir sürü can gitti. Belki bir başka ülkenin vatandaşı ama nihayetinde insan. Dili, dini, ırkı ne olursa olsun, insan. İster istemez etki yapıyor."

"Bir ümit, bir koşu ama olmadı"

Çocuğu kurtarmak için çok büyük çaba sarf ettiklerini anımsatan Kılıçoğlu, "Benim yaptığım o hareket bir ümitti. 'Kaybettik' demiyoruz. Bizde bir kural vardır, doktorlarımız rapor vermediği sürece, hiçbir insana 'kaybettik' demiyoruz. Bir ümit, bir koşu ama olmadı, yetmedi. Keşke daha hızlı koşabilseydik, keşke onun için daha çok şey yapabilseydik." ifadesini kullandı.

"O kızın yaşadığını çok görmek isterdim"

"O kızın yaşadığını çok görmek isterdim." diyen Kılıçoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Düşünsenize, ben iki yıl sonra emekli olmuşum, o da büyümüş, yanıma gelmiş. Nasıl mutlu olurdum bir düşünün. Böyle bir olay yaşadığınızı ve daha sonra ziyaretinize geldiğini düşünün, insan çok mutlu ve hoş olurdu ama olmadı. Bir daha olsa yine yapardım. Ömrüm yettikçe yaparım. Ben o gün de söylemiştim. Ben Türk evladıyım, benim gibi bütün Türklerin 7'den 70'e bunu yapacağını, hepimizin bunu yapacağını ben biliyorum. Biz farklı bir milletiz. Bizim eşimiz emsalimiz bence yeryüzünde yok. Kaliteli insanlarız. Biz düşünmeden, atmamız gereken hangi adım varsa biz o adımı atarız."

Meslekte başarı ödülü alacak

Filistinli çocuğun hayatta kalması için gösterdiği gayret dolayısıyla Polis Haftası etkinlikleri çerçevesinde "meslekte başarı ödülü" verileceğinin hatırlatılması üzerine Kılıçoğlu, "O büyüklerimizin takdiridir. Benim ödülüm o çocuğun yaşamasıydı. O yaşasaydı, ben dünyanın en güzel ödülünü ömür boyu almış olacaktım. Gerisi inanın umurumda olmazdı. Elbet takdir edilmek çok güzel şey ama bir söz benim için dünyanın en güzel ödülü." dedi.

Bodrum'un Gümbet Mahallesi'nde 22 Ekim'de, yaklaşık 6 metrelik "Ela" isimli tekne, kıyıdan çıktıktan 50 metre sonra batmış, kapasitesini aştığı halde içine istiflendikleri belirtilen aralarında kadın ve çocukların da olduğu 34 kişi denize düşmüştü.

"İmdat" sesleri duyan vatandaşların ihbarıyla olay yerine giden Sahil Güvenlik ve polis ekipleri, bölgede çalışma başlatmıştı. Trafik polisi Harun Kılıçoğlu, çevredekilerin yardımıyla denizden çıkarılan bir kız çocuğunu kucağına alarak yaklaşık 100 metre var gücüyle koşarak sağlık ekiplerine yetiştirmeye çalışmıştı. Kılıçoğlu'nun ambulansa yetiştirdiği Melek Abucezar'ın da olduğu 3 çocuk, tüm çabalara karşın kaldırıldıkları hastanelerde kurtarılamamıştı.