2005'ten 2025'e Türkiye'nin Afrika'da 20 yılı
Etiyopya ve Somali gibi çatışmaya yakın iki ülkeyi barıştıran ve aralarında arabuluculuk gerçekleştiren Türkiye, aynı zamanda Afrika ülkeleriyle savunma alanında işbirliğini de artırma eğilimi gösteriyor.

İstanbul
Haliç Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünden Dr. Serhat Orakçı, Türkiye'nin 20 yıllık Afrika açılımını ve ilişkilerin bugün ulaştığı noktayı AA Analiz için kaleme aldı.
***
Türkiye'nin 2005'i "Afrika Yılı" ilan edip Afrika Birliğine ev sahipliği yapan Etiyopya'nın başkenti Addis Ababa'da Afrika kıtasındaki ilk Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ofisini açmasının üstünden tam 20 yıl geçti. Türkiye'nin dış politikasını yeniden yapılandırma niyetinde ve kararlılığında olduğunu algılayamayan dış çevrelerin o günlerde geçici heves şeklinde yorumlamayı yeğlediği bu açılım sayesinde bugün Türkiye ile Afrika ülkeleri arasında eğitimden savunmaya pek çok yeni işbirliği alanı açılmış vaziyette. Kanaatimizce 2005'ten 2025'e aradan geçen 20 yılın hatırına Afrika'daki ortaya konan açılımın Türkiye için nasıl şekillendiğini ve bu süreçte ne tür kritik adımlar atıldığını değerlendirmek yerinde olacaktır.
Türkiye'nin 20 yıllık Afrika açılımı
Türkiye'nin 2005'te başlattığı Afrika'ya açılım politikası 2008'de ilk meyvesini vererek Türkiye'nin Afrika Birliği ile birlikte ilk Afrika-Türkiye Ortaklık Zirvesi'ni düzenlemesi ve ardından da birlik nezdinde "stratejik ortak" olarak kabul edilmesiyle sonuçlandı. Çin, Hindistan ve Brezilya gibi ülkelerin yanında Afrika Birliğinin stratejik ortağı haline gelen Türkiye, hızla attığı adımları sıklaştırmaya ve kıtada kurumsallaşmaya başladı. Bu minvalde kıtadaki diplomatik misyon sayısını artıran Türkiye, aynı zamanda da çok sayıda ülkeyle ikili işbirliği anlaşması imzalayarak ticaret hacmine ivme kazandırmayı başardı.
Diplomatik girişimlerin yanında kıta ülkelerine yapılan üst düzey ziyaretlerin Türkiye-Afrika ilişkilerinin gelişiminde itici rol oynadığı yadsınamaz bir gerçek. Türkiye tarafından 30'un üzerinde Afrika ülkesine cumhurbaşkanlığı düzeyinde üst düzey ziyaret gerçekleştirilmesi hem ikili ilişkileri hem de Afrika Birliği ile Türkiye arasındaki ilişkilere yoğunluk kazandırdı. Bu stratejinin karşılıklı bir hal almasıyla Ankara, Afrikalı liderlerin uğrak yerlerinden biri haline geldi.
Yapılan tarihi ziyaretler Türkiye'nin Afrika imajını güçlendirdi
Bu ziyaretlerden en dikkat çekicisi belki de 2011'de Somali'ye yapılan tarihi ziyaretti. Terör ve açlık gibi sorunların pençesinde kıvranan Somali'ye yapılan ziyarete sadece devletin üst düzey yetkilileri değil, pek çok sanatçı ve iş adamı da katıldı. Kuşkusuz bu hamle Türkiye-Somali ilişkilerinin gelişimi ve Türkiye'nin Afrika Boynuzu'ndaki stratejik varlığı açısından en önemli dönüm noktasıydı. Bu tarihten sonra Türkiye, Somali'nin en önemli işbirliği partneri haline gelirken Afrika'daki imajı da yükselişe geçti. Türkiye 2015'te Somali'nin en büyük eğitim ve araştırma hastanesini açarken 2017'de de başkent Mogadişu'da TÜRKSOM askeri eğitim kompleksini açtı. Bugün ise Oruç Reis sismik arama gemisi Somali sahillerinde Türkiye'nin ruhsat aldığı üç alanda petrol ve doğal gaz aramakta.
2014'te ikinci Afrika-Türkiye Ortaklık Zirvesi'ni Ekvator Ginesi'nin başkenti Malabo'da düzenleyen Türkiye, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK), TİKA, Maarif Vakfı gibi kurumlarını sahada aktive ederek Afrika ülkeleriyle ilişkilerini güçlendirdi. Ankara bu sayede 2016'dan sonra terör örgütü FETÖ'ye karşı yürütülen uluslararası mücadelede pek çok Afrika ülkesinin desteğini aldı. 3. Afrika-Türkiye Ortaklık Zirvesi 2021'de İstanbul'da düzenlenirken Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) ve Diyanet Başkanlığı tarafından Afrikalı gençlere sağlanan burs imkanları da her geçen gün genişletildi.
Türkiye'nin Afrika politikası neden başarılı oldu?
20 yılın ardından bugün Türkiye 43 diplomatik misyonla kıtada en çok temsil edilen ülkeler arasında yer alıyor. Türkiye-Afrika ticaret hacmi ise 40 milyar dolar seviyesine yaklaşmış vaziyette. Ayrıca, bugün Türkiye'yi Afrika kıtasında stratejik noktalarda görmekteyiz. Etiyopya ve Somali gibi çatışmaya yakın iki ülkeyi barıştıran ve aralarında arabuluculuk gerçekleştiren Türkiye, aynı zamanda Afrika ülkeleriyle savunma alanında işbirliğini de artırma eğilimi gösteriyor. Son yıllarda Baykar, Aselsan, TUSAŞ, Nurol Holding gibi şirketlerin ürettiği Türk savunma sanayi ürünlerinin kıtada genişleyen pazarı, bu işbirliğinin en somut göstergesi. Nijer, Mali, Etiyopya gibi ülkelere yapılan silahlı insansız hava araçları (SİHA) satışlarının yanında Gambiya, Uganda ve Kenya gibi ülkelere satılan zırhlı araçlar bulunuyor. Gelinen noktada Afrika ordularının envanterindeki Türk savunma sanayi ürünleri her geçen gün artıyor.
Kanaatimizce Türkiye'nin son 20 yılda çizdiği yeni Afrika politikasının başarısının temelinde, Afrika kıtasında yaşanan dönüşümü doğru değerlendirme eğilimi yatmaktadır. Bu dönüşümü algılamakta yavaş kalan aktörler ise kıta ülkeleriyle ilişkilerini geleneksel çerçevede sürdürme eğilimleri nedeniyle sürdürülebilir politika izlemekte zorlanmaya başladı. Bunun en somut göstergesi son yıllarda kıtada yükselişe geçen Fransa karşıtı eğilimlerdir. Başta Mali, Burkina Faso, Nijer gibi ülkelerden askeri varlığını çekmek durumunda kalan Fransa, şimdilerde de Çad ve Senegal'den çıkartılıyor.
Kuşkusuz Afrika kıtası 21. yüzyılın gereklilikleri etrafında dönüşmekte ve kabuk değiştirmekte. Bu noktada Afrika ülkelerinin dış ilişkilerinde çeşitlenme arayışı, ekonomik faaliyetlerinde çeşitlenme arayışı gibi eğilimleri dikkat çeken hususlar arasında. Afrika ülkelerinin dış ilişkilerini çeşitlendirme arayışlarına son yıllarda olumlu yanıt veren ülkelerin başında ise Türkiye, Çin, Rusya ve Brezilya gibi ülkeler geliyor. Bu ülkelerin Afrika ülkeleriyle ilişkileri gelişim emareleri gösterirken, geleneksel aktörler olarak anılan Batılı güçler Afrika sahasında kan kaybetmeye devam ediyor. Fransa'nın apar topar Afrika ülkelerini terk etmesinin yanında Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) kıta ülkeleriyle ticaret hacmi de düşüş eğilimi gösteriyor. 2011'de 125 milyar dolar seviyesinde seyreden ABD-Afrika ticaret hacmi, son yıllarda 45 milyar dolar seviyesine kadar geriledi.
Son 20 yılda Türkiye ve Afrika ülkeleri arasında gerçekleşen işbirliği artık dış basında da geniş yer buluyor. Bir zamanlar geçici heves olarak yorumlanan atılımlar, şimdilerde daha farklı ve ciddiyetle yorumlanıyor. Gelinen nokta Türkiye'nin Afrika ülkeleriyle kapsamlı ve kalıcı işbirliği arayışında olduğunu yeterince iyi gösterirken, Türkiye ve Afrika'nın birlikte yürüyeceği çok daha uzun bir yol bulunuyor.
[Dr. Serhat Orakçı, Haliç Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü]
* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir.