ANKARA
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na konuk olarak, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
"NATO zirvesinin sonuçlarını nasıl buldunuz? ABD Başkanı, IŞİD'e karşı bir plandan bahsetti ve 'Türkiye'nin de bu plan içerisinde yer almasını arzu ettiklerini' belirttiler. Bu konuyla ilgili değerlendirmenizi alabilir miyiz?" sorusu üzerine, Çavuşoğlu, NATO zirvesinde ve ikili görüşmelerde, Avrupa-Atlantik bölgesindeki tehlike ve tehditlerin gündeme geldiğini ve bunlarla nasıl mücadele edilmesi gerektiğinin görüşüldüğünü söyledi.
Özellikle Türkiye'nin bölgesindeki, kuzeyinde ve güneyindeki gelişmelerin en çok gündeme gelen konular olduğunu belirten Çavuşoğlu, bunlardan birisinin Ukrayna, Kırım ve yaşanan gerginlikler olduğunu ifade etti.
NATO zirvesi süresince Ukrayna'da ateşkesin ilan edildiğini hatırlatan Çavuşoğlu, "Bu ateşkesin kalıcı olması yönünde dilekler oldu. Avrupa Birliği yeni bir yaptırım paketi açıkladı Rusya'ya karşı. Bu paketi, ateşkes kesilirse mi uygulayalım, yoksa hemen mi uygulayalım tartışmaları vardı. Ama herhalde bugün itibariyle bu kabul bulacak" dedi.
Türkiye'nin, Kırım'ın ilhakını tanımadığını, bunun illegal olduğunu, Kırım Tatarlarının izole edilmesinin kabul edilemeyeceğini vurguladığını belirten Çavuşoğlu, bu bölgede gerginliğin azalması konusunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko nezdinde neler yaptığını NATO toplantılarında anlattığını söyledi.
Irak ve Suriye'deki gelişmelerin, onların yansımalarının, terör örgütleri ve IŞİD'in toplantıda en çok gündeme gelen konulardan olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Biz de bu konudaki düşüncelerimizi açık, net bir şekilde paylaştık. Çünkü bu konuda, bu tablonun olabileceğini yaklaşık 4 yıldır biz tüm muhataplarımıza anlatıyoruz. Sayın Obama'ya da anlattık, NATO üyesi ülkelere de anlattık, AB üyesi ülkelere de liderlere de kurumlara da bunu anlatmıştık. Maalesef sonuçta bizim dediğimiz noktaya gelindi ama biraz geç oldu. Bugün IŞİD ve terör örgütlerinin ortaya çıkmasının sebebine inmek lazım. Bugün Suriye'deki rejimden dolayı Suriye'de birçok terör örgütü de ortaya çıktı. Bunu da açıkça söyledik. Başta Hizbullah, El Kaide vardı. Ondan sonra ortaya çıkan terör örgütleri oldu ve hepsi de güçlendi."
"Silahlar terör örgütlerinin eline geçmemeli"
Irak'ta mezhebe dayalı yönetimin nelere yol açabileceğini ve bunun Irak için ne kadar tehlikeli olduğunu hep söylediklerini dile getiren Çavuşoğlu, IŞİD'in Irak içinde yer bulmasının, destek bulmasının, ordunun geri çekilmesinin, Irak ordusunun elindeki silahların IŞİD'in eline geçmesinin sebebinin Irak'taki sadece bir mezhebe dayalı yönetim ve bunun yansımaları olduğunu belirtti. Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Irak'ta yeni bir hükümet her an kurulabilir, biz de destek veriyoruz. Bu herkesi kapsayan bir hükümet olmalı. Bu konuda biz ısrarla söylüyoruz. Fakat NATO'da gördük ki Amerika başta olmak üzere herkes bu noktaya gelmiş ve kapsayıcı bir hükümet kurulursa buradaki istikrarsızlığın önüne geçebiliriz diye. Aynı şey Suriye için de geçerli. Suriye'de de Esed rejimi gitmeli ve kapsayıcı bir hükümet kurulmalı. Aksi takdirde var olan terör örgütleriyle mücadele edersiniz, bazılarını temizlersiniz ama bu süreç devam ettikçe yeni terör örgütleri ortaya çıkar, kargaşa, istikrarsızlık devam eder. Tabii buradaki oluşumlarla, IŞİD başta olmak üzere mücadele ederken özellikle Irak'a destek verilmesi gündeme geldi. Fakat biz buradaki hassasiyetlerimizi de vurguladık. Birincisi şu anda Irak ordusu tamamen, yüzde 95'in üzerinde bir mezhebe dayalı bir ordu. Dolayısıyla bunlara verilecek silahların nereye gideceğinin kontrolü söz konusu olmayabilir. Yeni oluşumla beraber, ordu ve Irak'taki yeni yapılanma dikkate alınarak bu destek verilmelidir. Aynı şekilde bu bölgeye giden silahlar terör örgütlerinin, PKK'nın eline geçmemelidir. Biz de bu konudaki hassasiyetlerimizi dile getirdik."
"Obama'nın planında ne bekliyorsunuz?" sorusuna, Çavuşoğlu, "Obama, 'IŞİD'le mücadele konusunda neler yapılacağını Amerikan halkıyla paylaşacağım' dedi. Önemli olan, buradaki mücadelede neler yapılacak? Sadece bir silahlı mücadele olduğunu düşünmüyoruz. Ekonomik kalkınma, istikrarın getirilmesi, kapsayıcı hükümetlerin kurulmasından tutun da birçok adımı kapsayan, kapsamlı bir açıklama bekliyoruz. Aldığımız sinyaller o yönde" yanıtını verdi.
"Öncü güç oluşturulması gündemde"
"IŞİD'e karşı yaptırımlarda Türkiye yer alacak mı? Bu nasıl olacak?" sorusuna, Çavuşoğlu, "Bölgedeki her gelişmede, atılacak her adımda NATO üyesi olarak Türkiye'nin içinde olması, müttefiklerimizin arzusudur. Ama biz kendilerine ne olacağını, nasıl olacağını, ne yapacağımızı, yapmayacağımızı açık bir şekilde söyledik. Bölgeyi yakından bilen bir ülke olarak, baştan sona göçmenlerin, mültecilerin durumu dahil her konuda neler yapılması gerektiğini müttefiklerimize paylaştık" cevabını verdi.
"NATO içinde öncü bir gücün oluşturulmasından bahsedildiğinin" hatırlatılması üzerine Çavuşoğlu, NATO toplantısında, oluşan tehditlere baştan müdahale edebilmek için bir güç oluşturmanın gündeme geldiğini ancak bunun nasıl olacağının henüz karara bağlanmadığını söyledi. Toplantıda, Afganistan'da Türkiye'nin mevcudiyetinin korunması konusunun da konuşulduğunu aktaran Çavuşoğlu, burada Türkiye'nin savaş dışı gücünün bulunduğunu, bunun süresinin uzatılacağını ifade etti.
"Irak'a destek olmamız gerekiyor"
"IŞİD konusunda, Türkiye'den beklentiler sadece insani amaçlı mı yoksa askeri beklenti var mı?" sorusunu Çavuşoğlu, şöyle yanıtladı:
"Özellikle bölgedeki tehditler konusunda, müttefiklerimizle hareket edeceğimizi ve bu konuda üzerimize düşeni yapacağımızı söyledik. Bizim farkımız, biz bölgedeki gerçekleri çok iyi biliyoruz, tanıyoruz, sebeplerini de biliyoruz ve bunları da müttefiklerimizle paylaştık. Ama şu anda 'Türkiye'den şu konuda görev bekliyoruz' diye bir beklenti ya da talep olmadı. Ama prensip olarak biz bölgemizin istikrarı, kanın, gözyaşının dinmesi için üzerimize düşeni yapacağımızı her platformda söyledik."
Çavuşoğlu, Irak'taki siyasi kriz ve iç karışıklığın nasıl çözüleceği sorusu üzerine Türkiye'nin kapsayıcı bir hükümetin kurulması için olumlu katkı yapmaya devam ettiğini söyledi. Çavuşoğlu, "Elimizdekileri de gerek Irak'taki, gerekse Irak'la yakından ilgilenen dostlarımıza aktardık. Irak'ta istikrar nasıl gelebilir? Her şeyden önce Maliki rejiminin hatalarından herkes ders almış gözüküyor. Dolayısıyla bu hataların bir daha tekrarlanmaması gerekiyor. Irak'ın sınır, toprak bütünlüğünün korunması gerekiyor. Irak'ın yer altı, yer üstü zenginliklerinden tüm Iraklıların faydalanması, Irak anayasası kapsamında hiç kimsenin dışlanmaması, bölgenin terörden temizlenmesi ve mezhepçi politikaların bir tarafa bırakılarak herkesi kapsayan politikaların Irak'ta kurumsallaşması gerekiyor. Bölgenin ekonomisi, altyapısı da maalesef iç açıcı durumda değil. Buranın ekonomik kalkınması, demokratik kurumların güçlenmesi için hep beraber destek olmamız gerekiyor. Bunun en önemli zemini Irak'ta şu anda kurulacak olan kapsayıcı bir hükümettir" diye konuştu.
"Türkiye terörle her zaman mücadele etmiştir"
AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kemal Öztürk'ün, AA'nın Avrupa'dan gelerek Türkiye üzerinden bazı ülkelere savaşmaya gidenlere ilişkin bir dosya haber yayımlandığını anımsatarak, "Türkiye havaalanlarından Irak'a giden militanlardan söz ediliyor. Avrupalılar bunun çıkışını engellemiyor ama Türkiye'de sorun varmış gibi medyada çok geniş yer alıyor" değerlendirmesi üzerine Çavuşoğlu, "Türkiye terörle her zaman mücadele etmiş bir ülkedir ve terörün de her zaman hedefi olmuş bir ülkedir" dedi.
Son zamanlarda Türkiye'ye yönelik bazı terör saldırıları olduğunu anımsatan Çavuşoğlu, "Şu anda Musul Başkonsolomuz başta olmak üzere 49 tane, bunun 46'sı Türk vatandaşı çalışanın rehin tutulduğu da herkes tarafından biliniyor. Burada tüm birimlerimiz üzerine düşen görevi hassasiyetle yapıyor. Hassas bir konu bu. Tüm detayları konuşmaya gerek yok ama oradaki kardeşlerimizin sağ salim dönmesi için titizlikle oradaki çalışmalarımız günden güne devam ettiriliyor. Umarız yakın zamanda güzel haberleri verebiliriz" diye konuştu.
"80 ülkeden 8 binden çok insan"
Çavuşoğlu, Irak'ta ve Suriye'deki savaşların taraflarına bakıldığında bunlara 80 ülkeden 8 binden fazla kişinin katıldığını, bunlar arasında Türkiye üzerinden bu ülkelere girenlerin ve başka yerlerden geçenlerin de bulunduğunu bildirdi.
Terörle her zaman mücadele etmiş bir ülke olarak Türkiye'nin hassasiyetle çalıştığını, mücadele edebilmek için bu yabancı savaşçıların geldiği ülkelerle de işbirliği içinde olduklarını kaydeden Çavuşoğlu, ABD ve AB ülkelerinin bunlar arasında bulunduğunu söyledi.
Yabancı savaşçıların Türkiye'ye turist olarak geldiği için geçmişlerinin sadece geldiği ülkelerce bilinebileceğine işaret eden Çavuşoğlu, Türkiye'nin her gelene Suriye'ye gidecek muamelesi yapmasının mümkün olamayacağını vurguladı. Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ama bize bugüne kadar bildirilen 6 binden çok kişi şu anda Türkiye'ye giriş yasağı listesindedir. Aynı şekilde binden fazla kişiyi yakaladık ve sınır dışı ettik. Bu konudaki hassasiyetimizi NATO zirvesinde, işbirliği konusundaki kararlılığımızı gerçekten NATO'daki liderler de Obama da vurguladı. Biz, 'Bu konuda daha fazla işbirliğine ihtiyacımız var. Özellikle istihbaratlarımız daha yoğun bir şekilde çalışsınlar' dedik. Biz bu mücadeleyi sürdürüyoruz işin doğrusu."
"Cumhurbaşkanımız doğrudan konuşmayı tercih ettiğini iletti"
Bakan Çavuşoğlu, Alman istihbaratının dinleme faaliyetlerine ilişkin bir soruyu yanıtlarken de şunları kaydetti:
"Bu iddialar ortaya çıkınca Almanya'nın Ankara Büyükelçisi'ni Dışişleri Bakanlığı'na çağırdı arkadaşlarımız. Bu iddiaların doğru olup olmadığını, doğruysa kabul edilemez, hemen durdurulması gerektiğini ve tatminkar bir açıklama beklediğimizi gerek büyükelçiye, gerek Dışişleri Bakanımız Davutoğlu Almanya Dışişleri Bakanı'nı arayarak söylemiştir. Sonunda iki ülkenin istihbarat başkanlarının bir araya gelerek bu konunun konuşulması gerektiğinde anlaşılmıştır. ABD Maslahatgüzarı çağrılmış, İngiltere'nin de bu iddialarda adı geçiyordu, İngiltere Büyükelçiliği de Bakanlığımızca aranmıştır."
Bu konunun NATO Zirvesi'nde de gündeme geldiğini belirten Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu konuları basın aracılığıyla değil doğrudan konuşmayı tercih ettiğini ilgili ülke liderlerine ilettiğini aktardı. Çavuşoğlu, "Merkel ile olan görüşmede ben de vardım. Sayın Merkel de 'Bu konuda bize güvenmenizi istiyorum' dedi. Gerekenleri yapacaklarını söylediler. Bu konudaki hassasiyetimizi de NATO Zirvesi'nde gündeme getirmiş olduk" dedi.
"Arabuluculuk meselesini çok iyi işletmemiz gerekiyor"
Çavuşoğlu, AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Öztürk'ün dünyada kriz, savaş ve kaosun yaşandığı ülkelerin yaklaşık yüzde 80'inin Müslüman nüfusuna sahip olduğunu belirterek, "Özellikle İslam coğrafyasındaki krizlerle ilgili bir planınız, programınız var mı?" sorusu üzerine, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun da yapacağı ziyaretlerle dış politikada aktif olmaya ve bu konularda çalışmalar yürütmeye devam edeceğini vurguladı.
Yeni AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır ile aktif olarak çalışacaklarını anlatan Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizim her şeyden önce bu arabuluculuk meselesini çok iyi işletmemiz gerekiyor. Finlandiya ile bu konuda bir girişimimiz var Birleşmiş Milletler çatısı altında da. New York'ta da toplanacağız ve bu çatışma bölgelerindeki çatışmaların bitmesi için üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz. Açılımlarımız devam edecek. AB en büyük dış politika projemiz ama bu bölgelerdeki Afrika, Asya-Pasifik bölgesi, Latin Amerika bölgesinde çatışmalar sebebiyle değil ama buralardaki açılımlarımız devam edecek. Yani tüm dünyayı kapsayan yoğun proaktif çok yönlü dış politikamız devam edecek. Ama Türkiye'nin dış politikasının en önemli unsurlarından, ilkelerinden bir tanesi de barış ve adalettir ve bu konudaki rolümüzü de oynamaya devam edeceğiz. Biz hiçbir zaman İslam'ın terörle ve çatışmayla anılmasını istemeyiz. Bazıları İslam adıyla neler, ne vahşetler yapıyor. Bizim bunları kabul etmemiz de mümkün değil. Bunu vesile bilerek de İslam'a karşı saldırılara da karşıyız, bunu da kınıyoruz.
İsrail'in Gazze'ye saldırıları, ardından gelen ateşkes süreci ve Türkiye'nin bu süreçteki tutumunu değerlendiren Çavuşoğlu, Gazze'deki drama karşı Batı'nın sessiz kaldığını ifade etti. Avrupa'nın özellikle demokrasi, hukukun üstünlüğü gibi değerleri en güçlü savunan veya savunduğunu söyleyen ülkeler olduğunu belirten Çavuşoğlu, Gazze'de uluslararası hukukun, insan haklarının çiğnendiğinin altını çizdi. Çavuşoğlu, "Bunu kim yaparsa yapsın hepsinin karşısında olmamız gerekiyor. Maalesef İsrail'i destekleyici açıklamalarda bulunan ülkeler ve liderler de oldu. Ama halk siyasetçilerden çok daha hassas olarak tepkisini gösterdi" ifadesini kullandı.
Gazze’deki ateşkesin kalıcı olmasını arzu ettiklerini belirten Çavuşoğlu, bunun sağlanması halinde başta izolasyonun kalkması ve insani yardımların sağlanması olmak üzere birçok imkanın zemininin oluşacağını vurguladı.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, "Biz Ortadoğu barışının sağlanması ve buraya istikrarın gelmesi için 12 yıldır çok objektif, adaletli bir şekilde gayret sarf ediyoruz. Ama her seferinde bizim bu çabalarımızı boşa çıkaran İsrail olmuştur" dedi. Mevlüt Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"İsrail ile ilişkilerimizin düzeltilmesinin üç şartı vardı. Bunlardan biri özürdü. Onlar özür diledi, biz kabul ettik. Diğer iki şart ise şehit olan kardeşlerimizin ailelerine tazminatın ödenmesi ve Filistin üzerinde ambargoların kalkması. Aslında her iki konuda da İsrail ile bir noktaya geldik ama tam İsrail'den Netanyahu’nun kararı beklenirken Gazze tekrar bombalanmaya başlandı. İsrail şartlarımızı yerine getirirse ilişkileri tekrar normalleştiririz ama bunun zemini ve hangi adımların atılması gerektiği belli."
"Önceliklerden biri AB"
Çavuşoğlu, yeni hükümetin önceliklerinden bir tanesinin Avrupa Birliği’ne üyelik süreci olduğunu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylık süreci ve sonrasında yaptığı tüm açıklamalarıyla bunu desteklediğini hatırlattı. “Sadece AB için bir bakanlığımızın olması bile bu konuya verilen önemin bir göstergesidir” diyen Çavuşoğlu, AB üyeliğinin Türkiye için en stratejik dış politika konularından birisi olduğunun altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2014 yılını başbakan olarak AB yılı ilan ettiğini anımsatan Çavuşoğlu, “Biz reformların yavaşladığı iddialarına da katılmıyoruz. Bu sene sadece iki yargı reformu paketini açıkladık. Bunların hepsi başlı başına kapsamlı birer reformdur ki dört tane de daha önce vardı” diye konuştu.
Türkiye'nin bu konuda en büyük sıkıntısının AB tarafından kaynaklanan siyasi engeller olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, 17 faslın sadece siyasi nedenle AB Konseyi ya da üye ülkeler tarafından bloke edilmesinin anlaşılır olmadığını belirtti. Çavuşoğlu, bunlardan 14'ünün sadece Kıbrıs meselesi yüzünden haksız bir şekilde engellendiğini ifade ederek, açılan fasılların bile kapanmasına müsaade edilmediğine dikkati çekti. Türkiye'nin birçok faslın gayrı resmi açılış kriterlerini bile yerine getirmiş bir ülke olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"23 ve 24. fasıl en çok gündeme gelen fasıllardır ve bunun açılmasını istediklerini söylüyorlar ama Rum kesimi bloke ettiği için maalesef açılamıyor. Ama bize açılış kriterleri belirtilmediği halde bu iki faslın altı tane gayrı resmi açılış kriterini bile yerine getirdik. Bazı fasılların müzakere kriterlerini, bazılarının kapanış kriterlerini yerine getirmişiz ve fasıllar açılmamasına rağmen yüksek düzeyli çalışma gruplarıyla ve şimdi bizim teklif ettiğimiz alt komitelerle bu konudaki eksikliklerimizi gidermek için girişimlerde bulunduk. Yani bizden kaynaklı bir sorun değil, AB'den kaynaklanan bir durgunluk var. Geçen sene 3,5 yılın ardından 22. faslı açtık. Şimdi yeni bir faslın açılması için 3,5 yıl daha mı beklemek gerekiyor. Karadağ bizden 2 sene sonra başladı ve bizi geçti. Bu gösteriyor ki Türkiye’ye karşı siyasi bir engel var."
"İtalya'nın dönem başkanlığı bir fırsat"
AB'nin yeni yönetiminde bu siyasi engellerin ortadan kalkmasını temenni eden Çavuşoğlu, İtalya dönem başkanlığının bu açıdan bir fırsat olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın birçok ülke lideriyle ikili görüşmelerinde bu konuları gündeme getirdiğini ifade eden Mevlüt Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Avrupa içinde de artık kasımda devir teslim başlıyor. Polonya Başbakanı Donald Tusk’ın konsey başkanı olması, yüksek temsilcinin İtalya Dışişleri Bakanı Federica Mogherini olması olumludur. Her ne kadar seçim döneminde bazı negatif açıklamalar yapsa da Jean Claude Junker’in yine komisyon başkanı olarak göreve başlaması olumludur. Ama burada genişlemeden sorumlu komiser olacak mı olmayacak mı, bu genişlemeyi Mogherini mi sürdürecek, bunlar da AB içinde tartışılan konulardır.
Burada yeni göreve başlayan kişilere baktığımız zaman hepsi dostumuz ve Türkiye’nin önemini bilen insanlar ama AB'nin de karar vermesi lazım. Biz nasıl Irak'ta, Suriye’de yapılması gerekenlerin kapsayıcı bir plan çerçevesinde olması gerektiğini söylüyorsak AB'nin de sorunların üstesinden gelebilmek için yeni bir vizyona sahip olması gerekiyor."
İngiltere’nin AB’den çıkması durumunda Türkiye’nin üyelik sürecini değerlendiren Bakan Çavuşoğlu, burada yaşanan sorunun aslında AB’nin kendi içindeki entegrasyonda başarısız olduğunun bir göstergesi olduğunu söyledi. Çavuşoğlu, AB'nin "federal bir yapı mı yoksa daha gevşek bir yapı mı olması gerektiğini" tartıştığını aktardı. İngiltere'nin üye ülkelerin gücü ve egemenliğinin korunduğu ve bu ülkelere daha fazla yetki veren bir AB, Almanya ve Fransa'nın başını çektiği bir grubun ise neredeyse Avrupa Birleşik Devletleri istediğini dile getiren Çavuşoğlu, arazideki gerçeklere bakıldığında Schengen, para birimi ve diğer bazı konularda AB ülkelerinin uzlaşamadığını hatırlattı. Mevlüt Çavuşoğlu, "Aslında Türkiye’nin de bu aşamada bunu iyi tartışması gerekiyor. Biz nasıl bir AB istiyoruz. Diğer ülkeler gibi federal bir yapı mı istiyoruz" şeklinde konuştu.
"Ortadoğu hassas bir bölge"
Çok yönlü bir dış politika için her yeri kapsamak gerektiğini ifade eden Çavuşoğlu, bu kapsamda önümüzdeki günlerde yapacağı ziyaretler hakkında bilgi verdi. Ziyaretlerine Körfez ülkelerinden başlayacağının altını çizen Çavuşoğlu, bölgedeki ülkelerin sorunlar hakkında ne düşündüğünün önemli olduğunu söyledi.
Çavuşoğlu, "Hem bu ülkelerle ikili ilişkilerimizi geliştirmek hem de buradaki uluslararası örgütlerle işbirliği konusunda neler yapabiliriz. Ayrıca, bölgedeki gelişmeleri yerinde görmek gerekir ki özellikle Batılı müttefiklerimize buradaki fırsatları ve sorunları objektif bir şekilde aktarabilelim. Bu ziyaretlerin amacı budur" dedi.
Ürdün'den başlayacağı ziyaretlerinde sırasıyla Bahreyn ve Katar'a gideceğini, ardından Cidde'de bir toplantıya katılacağını ve sonrasında Riga'ya geçeceklerini aktaran Çavuşoğlu, bu hafta son olarak da Kiev'de yapılacak Yalta Forumu'na katılmak için Ukrayna'ya gideceğini söyledi.
Bakan Çavuşoğlu, ziyaretlerinin daha sonra da New York ile devam edeceğini bildirdi. BM Güvenlik Konseyi'ne Türkiye'nin geçici üyelik adaylığının söz konusu olduğunu hatırlatan Çavuşoğlu, seçimin ekimde olacağını belirtti. Ahmet Davutoğlu'nun dışişleri bakanı olduğu dönemde bu konuda çok yoğun çaba sarf ettiğini dile getiren Çavuşoğlu, bu seçimlere de iyi hazırlanmak gerektiğini ve bu kapsamda çalıştıklarını vurguladı.
"AA olayların üzerine cesurca gidiyor"
Bakan Çavuşoğlu, Gezi olayları sırasında Taksim'de uluslararası bir yayın kuruluşunun muhabirinin maruz kaldığı sözlü tacizle ilgili dünyanın her tarafından açıklama yapılırken, Gazze'de hayatını kaybeden 16 ve yaralanan 40 gazeteciye ilişkin dışişleri bakanlığı düzeyinde açıklama yapan tek ülkenin Türkiye olduğunun hatırlatılması üzerine, Gazze'de birçok gazetecinin acımasızca öldürüldüğünü ve bazı kayıtlarda İsrail tarafından açılan taciz atışlarının bir kameraman ve muhabirin arasından geçtiğinin açıkça görüldüğünü belirtti. Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Dünyanın artık bu anlamdaki çifte standarttan vazgeçmesi lazım. İstanbul'daki olaya verilen tepkileri gördük. Peki Anadolu Ajansı'nın Amerika'da muhabirinin kelepçelenip yere yatırılması ve yerde sürüklenmesine ne demeli? Diğeri sadece bir dokunma. İşte bunları her zaman söyleyeceğiz. Bizim hepsi dostumuz, müttefikimiz ama yanlış olduğu zaman da kendine güvenen Türkiye dostane bir şekilde yanlışları açıkça söylüyor, her zaman da söylemeye devam edecek. Anadolu Ajansı'nın sadece burada değil, Amerika'da, Almanya'da karşılaştığı sorunları da biliyoruz. Ama Anadolu Ajansı nerede bir olay varsa cesurca üstüne gidiyor ve oradaki gelişmeleri objektif bir şekilde Türkiye'ye ve dünyaya yansıtıyor. Bizimki ilkesel bir tutum. Burada gazetecilere yapılanları da Gazze halkına yapılanları da kınadık. Ama şunun altını bir kere daha çizmek isterim. Biz Gazze ve Filistin halkının hukukuna zarar veren politikalara hiçbir zaman sessiz kalmayız, kalmayacağız da."
"Ermenistan'ın 2015 hazırlıklarını takip ediyoruz"
Ermenistan'la ilgili normalleşme sürecinin ne durumda olduğuna ilişkin bir soruyu da yanıtlayan Çavuşoğlu, bu ülkenin 2015 yılı için hazırlıkları olduğunu ve bunları yakın bir şekilde takip ettiklerini söyledi.
"Ermenistan'ın bu yönteminin adil olduğunu düşünmüyoruz" diyen Çavuşoğlu, tek taraflı, adil olmayan bir hafızayla bu işleri çözmenin mümkün olmadığının altını çizdi. Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yıllar önce o zamanki Ermenistan devlet başkanına bir mektup yazarak, 'Gelin bir komisyon kuralım. Tarihçiler ve bilimadamları bir araya gelsin. Üçüncü ülkelerin ve iki tarafın arşivleri açılsın' dediğini hatırlatarak, Ermenistan'ın buna cevap bile vermediğini belirtti.
Erdoğan'ın nisan ayında insani duygularla 1915'te yaşanan acıların altını çizerek bir açıklama yaptığını ifade eden Çavuşoğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Ama biz bunun siyasete malzeme edilmesini istemiyoruz. Tek taraflı hafızayla bu olmaz. O yüzden bu komisyonun kurulmasına çok önem verdik ama maalesef karşılığını alamadık. Şimdi Ermenistan ve Ermeni diasporası, üçüncü ülkeler nezdinde girişimler yapıyor. Bakıyoruz ki bazen yerel meclisler bazen ulusal meclisler bu konuda kararlar alıyor. Biz siyasetçilerin böylesine tarihi ilgilendiren ve hassas konularda karar almasını da doğru bulmuyoruz. Hele ki çok sınırlı tarihi bilgilerimizle bu kararları alırsak bunun sakıncaları olur, olmuştur. İkili ilişkileri de zedeler ve zedelemiştir de birçok ülkeyle. Biz bu işin tarihçilere bırakılmasını arzu ediyoruz."
Çavuşoğlu'na ortaokul ve lise arkadaşlarından sürpriz
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, AA Editör Masası'nda soruları yanıtladıktan sonra memleketi Antalya'daki AA bölge ofisinden hoş bir sürprizle karşılaştı. Çavuşoğlu'nun birincilikle bitirdiği Özel H. Emin Paşa Lisesi’nden arkadaşları Handan Ekizoğlu ile Ahmet Doğan, AA'nın Ankara'daki Genel Müdürlüğü'nde bulunan Editör Masası'na Antalya'dan görüntülü olarak bağlandı.
Arkadaşlarını görünce şaşıran Çavuşoğlu, Ahmet Doğan'a "Doğan'ım inşallah tatilini yarıda bırakıp gelmemişsindir" dedi. Doğan ise kendisine sürpriz yapılacağını öğrenince tatilden geldiğini söyledi.
AA Genel Müdürü Öztürk de Ekizoğlu ile Doğan'a Çavuşoğlu'nun nasıl bir öğrenci olduğunu sordu. Ekizoğlu, Çavuşoğlu'nun çok çalışkan, arkadaşları arasında sevilen, esprili bir öğrenci olduğunu anlattı. Hem okul hem de asker arkadaşı olan Ahmet Doğan ile bir anısını anlatan Çavuşoğlu, "Atatürk'ün bir sözü vardır, 'Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim' diye. Ahmet de bana 'Ya Mevlüt, ben devamlı okuyorum Zeki Çevik adını. Atatürk'ün bu sevdiği Zeki Çevik kim acaba?' diye sordu. Ben de onun zeki ve çevik bir sporcuyu kastettiğini anlattım" diye konuştu.
Arkadaşlarına ve AA ekibine teşekkür eden Çavuşoğlu, "Gözlerimi Antalya masasından alamıyorum. Güzel ve hoş bir sürpriz oldu" dedi.
Muhabir: Mehmet Tosun, Seval Ocak Adıyaman, Meltem Uzun, Tutku Şenen, Hatice Özdemir
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.