'Büyükada toplantıları yeni bir Gezi'yi amaçlıyordu'
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, Büyükada'da yapılan toplantıya ilişkin hazırlanan iddianamede, şüphelilerin Gezi Parkı eylemleri benzeri toplumsal kaosa dönüşecek hareketlenmeler yaratmak amacıyla toplantı düzenledikleri belirtildi.
İSTANBUL
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, Büyükada'da yapılan toplantıya ilişkin, aralarında yabancı uyrukluların da bulunduğu 8'i tutuklu 11 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, şüphelilerin çoğunun terör örgütlerinin amaçları doğrultusunda, yakın geçmişte Gezi Parkı eylemleri benzeri toplumsal kaosa dönüşecek hareketlenmeler yaratmak amacıyla toplantı düzenledikleri belirtildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Can Tuncay tarafından hazırlanan 17 sayfalık iddianame tamamlandı.
İddianamede, İstanbul’un Adalar ilçesinde insan hakları alanında faaliyet gösteren bazı sivil toplum kuruluşu mensubu kişilerce yapılan gizli toplantı hakkında detaylı bilgilere yer verildi.
İddianamede, "gizli tanık 1"in beyanları doğrultusunda, şüpheli konumunda yer alan şahısların “Çalışma Atölyesi” adı altında toplantı organize ettikleri ve bu toplantıda yasadışı faaliyetlerin konuşulduğu belirtildi.
Gizlilik ön planda
Adalar İlçe Emniyet Müdürlüğünce, gizli tanık A.T'nin ifadesinde ve yapılan teşhislerin detaylıca anlatıldığı iddianamede, şüphelilerin mensubu olduğu kuruluşların amacı dışında faaliyet gösterdikleri belirtilerek, şunlar kaydedildi:
"Terör örgütlerinin gizlilik kurallarına riayet ederek yürütülen faaliyetlerini konu alacak şekilde, toplantıda bulunan şahısların cep telefonlarını polislerin alacağından, bu telefonların içerisinde bulunan bilgilerin nasıl saklanacağı, yakalanıldığı taktirde bu bilgilerin telefonlardan nasıl gizli tutulabileceği, bilgilerin polis veya başka şahıslar tarafından ele geçirilmesinin nasıl engelleneceği, şifrelemelerden bahsettikleri, içlerinden birinin dernekte bulunan bilgisayarının polislerce ele geçilmesi durumunda çoğu kişinin yakalanacağından bahsettiği ve elektronik cihazların polislerin ele geçirilmesinden endişe ettikleri tespit edilmiştir."
Örgüt irtibatları
Şüphelilerin, silahlı terör örgütleriyle (PKK/KCK, DHKP/C ve FETÖ) iltisakı ve irtibatına da yer verilen iddianamede, şüphelilerin sosyal medyadaki paylaşımlarına da vurgu yapıldı.
Şüpheli İdil Eser’in, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Direktörlüğü görevini yürüttüğü anlatılan iddianamede, üst ve oteldeki eşya aramalarında ele geçirilen materyallerde silahlı terör örgütü DHKP/C üyesi olmak suçundan tutuklu Semih Özakça ve Nuriye Gülmen ile ilgili belgelerin olduğu, Murat Dicle isimli bir şahsın AF örgütünde çalıştığı değerlendirilen Fırat Doğan isimli şahsa "Kendisinin Irak’ta uzun zamandır PKK üyesi gerilla doktoru olduğunu ve AF örgütüne üye olmak istediğini, bunun kendileri için sorun olup olmayacağını sorduğu" şeklinde yazışmaların bulunduğu ifade edildi.
İddianamede, şüpheli Tamer Kılıç’ın ise kız kardeşi Ömür Kamış’ın eşi Mehmet Kamış’ın, kapatılan Zaman gazetesinde genel yayın yönetmen yardımcısı olarak görev yaptığı, FETÖ/PDY üyesi olduğu ve hali hazırda firari konumda bulunduğu, örgütün şifreli haberleşme programı ByLock’u kullandığı, Kılıç'ın ayrıca İdil Eser ve Günal Kurşun ile irtibatının bulunduğu anlatıldı.
Gizli belge ve gizlilik uyarısı
Şüpheli Nalan Ekrem’in Yurttaşlık Derneği bünyesinde proje danışmanı olarak görev yaptığı belirtilen iddianamede, FETÖ/PDY’ye yönelik operasyonlarda tutuklanan Bedriye İştar Tarhanlı isimli bir şahıs ile görüşme kaydının bulunduğu ve üzerinde yapılan aramalarda Milli İstihbarat Teşkilatı’nın Türkiye Büyük Millet Meclisi Araştırma Komisyonu’nu sunduğu "Gizli" ibareli belgenin bulunduğu vurgulandı.
"Adalet Yürüyüşü'nün Gezi Parkı eylemlerine evrilmesi amaçlandı"
İddianamede, söz konusu dokümanlardan ülkedeki mevcut siyasi ortamın, terör örgütlerinin başrol oynadığı, sivil toplum örgütleri görünümü altında organize edilen Gezi Parkı olayları benzeri ayaklanma olaylarına ne şekilde evrileceğinin tartışıldığı belirtilerek, "Bu amaçla faaliyetlerde bulunan şüphelilerin yakalanması sırasında, düzenleyicilerin verdiği 'Adalet' ismiyle gerçekleşmekte olan yürüyüşün, Gezi Parkı olayları benzeri şiddet içeren ve toplumda kaos oluşturacak olaylara dönüştürülmesinin amaçlandığı tespit edilmiştir" denildi.
"Terör örgütü elebaşı Öcalan'ın kitaplarının pdf formatı"
Şüphelileren Veli Acu’nun Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programında proje uzmanı olarak görev yaptığı ifade edilen iddianamede, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen bir soruşturma kapsamında yakalanması bulunan ve Kalkınma Bakanlığı eski çalışanı olan ByLock kullanıcısı Erol Ohtamış'la görüşme ve mesajlaşmalarının bulunduğu anlatıldı.
İddianamede, Acu'nun ayrıca PKK/KCK terör örgütünün Gençlik Yapılanması üyelerine yönelik 2015’te yapılan operasyon sonucu tutuklanan Fatih Barsak'la 93 görüşme kaydının bulunduğu vurgulanarak, üst ve oteldeki eşya aramalarında elde edilen dijital materyallerin incelemelerinde, DHKP/C terör örgütü içerisinde faaliyet göstermek suçundan tutuklanan Semih Özakça ve Nuriye Gülmen ile ilgili yazıların olduğu belge ile PKK/KCK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın yazdığı bazı kitapların pdf halinin ele geçirildiği belirtildi.
"Telefon şifrelerini hatırlamadılar"
Şüphelilere, gözaltında bulundukları süreçte dijital metaryellerin incelenebilmesi için üzerinde bulunan şifrelemelerin kaldırılması adına şifre bilgileri sorulduğuna vurgu yapılan iddianamede, bazı şüphelilerin şifrelerini hatırlamadığını iddia ettikleri bir kısım şüphelilerin de şifresiyle ilgi bilgi vermedikleri ifade edildi.
İddianamede, şüphelilerden yabancı uyruklu olan Peter Frank Steudtner ve Ali Ghravi’nin savcılıtaki ifadelerinde belirttikleri şifre bilgilerinin yanlış olduğu ve bu nedenle bir kısım materyallerin henüz incelenemediği belirtildi.
İddianamede, şifrelerin kırılarak incelenmesi işlemine devam edildiği bildirilen iddianamede, şu ifadelere yer verildi:
"Cep telefonu bilgilerinin soruşturma makamlarıyla paylaşılamaması, hatırlanmadığı yönündeki beyanların hayatın olağan akışına aykırı olması/yanlış bilgi verilmesi durumlarının gizli tanık ve tanık beyanlarında geçen şüphelilerin bu bilgilerin telefonlar yakalansa bile nasıl gizli tutulabileceğinden, bilgilerin polis veya başka şahıslar tarafından ele geçirilmesinin nasıl engellenebileceğinden, şifrelemelerden bahsettiklerini, içerideki kişilerin elektronik cihazlarının polisin eline geçmesinden çok endişe ettikleri yönündeki beyanları içeriğiyle uyumlu olduğu ve şüphelilerin örgütsel amaçlarını ortaya koyduğu anlaşılmıştır."
İddianamede, şüphelilerin çoğunun terör örgütleri ve mensuplarıyla olan irtibatları, faaliyet alanları itibariyle sivil toplumu etki güçlerinin bulunmaları, terör örgütlerince benimsenen ve örgütlerin yaşantılarını sürdürmelerine yönelik faaliyet şekillerinin vazgeçilmez bir unsuru olan yöntem ve taktiklere ilişkin devletin anayasal düzeni ve toplum huzurunu hedef alan, ülke aleyhine gerçekleştirilen uluslararası faaliyetlerde taşeronluk görevi üstlenen terör örgütlerinin amaçları doğrultusunda yakın geçmişte Gezi Parkı eylemleri benzeri toplumsal kaosa dönüşecek hareketlenmeler yaratmak amacıyla toplantı düzenledikleri vurgulandı.
“Casusluk soruşturması ayrı yürütülüyor”
İddianamede, şüphelilerle ilgili terör örgütleriyle bağlantıları ve olayın oluş şekline göre işledikleri yönünde şüphe bulunan “Terörizmin Finansmanı ve Casusluk” suçlarıyla ilgili ise başka bir soruşturma yürütüldüğü vurgulandı.
İddianamede ayrıca, Büyükada'daki toplantıyı organize ettiği ancak FETÖ'nün şifreli haberleşme programı "ByLock" kullandığı gerekçesiyle İzmir'de gözaltına alınınca toplantıya katılamadığı belirtilen Taner Kılıç’ın dosyasının, aralarındaki hukuki ve fiili bağlantı nedeniyle İzmir’deki dosya ile birleştirilmesi talep edildi.
Muhabir: Murat Paksoy,Yunus Ege,Muhammed Enes Can
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.