Dolar
32.37
Euro
35.00
Altın
2,233.04
ETH/USDT
3,538.50
BTC/USDT
69,937.00
BIST 100
9,095.20
Gündem

SESRIC Genel Direktörü Kulaklıkaya: İslam dünyasındaki ilişkiler güçlendirilmeli

SESRIC Genel Direktörü Kulaklıkaya, "Gerek Müslüman bireyler olarak, gerek İİT üye ülkelerin kuruluşları ve liderlikleri olarak İslam dünyasındaki ilişkileri güçlendirmeliyiz" dedi.

Nazlı Yüzbaşıoğlu  | 27.09.2017 - Güncelleme : 27.09.2017
SESRIC Genel Direktörü Kulaklıkaya: İslam dünyasındaki ilişkiler güçlendirilmeli

Ankara

ANKARA - NAZLI YÜZBAŞIOĞLU

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) İslam Ülkeleri İstatistik, Ekonomik ve Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezi (SESRIC) Genel Direktörü Musa Kulaklıkaya, "Gerek Müslüman bireyler olarak tek tek hepimiz gerek İİT gerek üye ülkelerin kuruluşları ve liderlikleri olarak önceliklerimiz arasına İslam dünyasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi ve geliştirilmesi fikrini koyabilirsek, teşkilat içerisindeki kurumlar etkin, canlı, dinamik olur ve ümmetin ortak çıkarlarına hizmet eder." dedi.

SESRIC Genel Direktörü Kulaklıkaya, İİT'nin kuruluşunun 48. yıl dönümünü, teşkilatın yapısını, işleyişini ve Müslümanları ilgilendiren güncel konulara yaklaşımını AA muhabirine değerlendirdi.

İİT'nin kuruluş gerekçesinin Kudüs ve Filistin meselesi olduğunu hatırlatan Kulaklıkaya, İİT'nin zaman içinde tıpkı AB, ASEAN ve NATO gibi iş birliği platformuna dönüştüğünü söyledi.

Kulaklıkaya, İİT'nin, üyeliği iç savaş nedeniyle askıya alınan Suriye dahil 57 üye ülke ile 1,7 milyar Müslüman'ın yaşadığı çok geniş bir coğrafyada nüfus, ekonomi ve insan kaynakları potansiyeli açısından Birleşmiş Milletlerden (BM) sonra ikinci büyük teşkilat olduğunu vurguladı.

İİT çatısı altında faaliyet gösteren daimi komitelerin, bağımsız komisyonların, doğrudan teşkilata bağlı çalışan veya irtibatlı kuruluşların kapasitelerinin iyi değerlendirilmesi halinde İslam dünyasının kendi arasında birlik olmaması için hiçbir neden bulunmadığını belirten Kulaklıkaya, üye ülkelerdeki kuruluşların, fertlerin ve yönetimlerin bu platformda ilişki geliştirmeye ve iş birliğine açık olması gerektiğini kaydetti.





Kulaklıkaya, "Teşkilatlar birer bürokratik yapı. O bürokratik yapıyı ete kemiğe büründüren, kanlı canlı hale getiren bu iş birliği azmi ve gayretidir. Eğer bu sağlanamazsa ülkeler, bu teşkilatları daha çok kendi problemlerinin tartışıldığı, kendi ajandalarının dayatıldığı platformlar olarak kullanmaya kalkarsa iş birliği olmaz." diye konuştu.

- "İslam dünyasındaki ilişkileri güçlendirmeliyiz"



SESRIC Genel Direktörü Kulaklıkaya, İslam dünyasının kendi içinde ticari ve ekonomik ilişkilerini artırmasının, bilim, sanayi, araştırma geliştirme alanında daha çok iş birliği yapmasının, öğrenci değişimi gibi kültürel etkileşim araçlarını öncelikleri arasına almasının tıpkı "Avrupalılık bilinci" gibi "Müslümanlık bilinci"nin gelişmesini sağlayacağını söyledi.

Türkiye'nin sekreteryasını yürüttüğü, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığını yaptığı ISEDAK'ta İslam ülkeleri arasında ekonomik ve ticari ilişkilerin geliştirilebilmesi için çalışma grupları oluşturulduğunu anımsatan Kulaklıkaya, "Birtakım hedefler belirleniyor. Örneğin kendi ticaretleri içerisinde toplam ticaretin en az yüzde 20'sinin İslam ülkelerinin kendi aralarında yapması öngörülüyor. Bu hedefe ulaşılmıştı. Ama şimdi tekrar geriye gidiyoruz. Bunun için imzalanmış anlaşmalar var. Ne yazık ki bu anlaşmaların ülkeler tarafından kendi onay süreçlerini tamamlamaları için uzun zamandır bekliyoruz. Halen bu onay süreçlerini tamamlamayan ülkeler var." ifadesini kullandı.

Kulaklıkaya, "Gerek Müslüman bireyler olarak tek tek hepimiz gerek İİT gerek üye ülkelerin kuruluşları ve liderlikleri olarak önceliklerimiz arasına İslam dünyasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi ve geliştirilmesi fikrini koyabilirsek, teşkilat içerisindeki kurumlar etkin, canlı, dinamik olur, ümmetin ortak çıkarlarına hizmet eder. Bu yıl dönümünde ben bu duyguların daha da canlandırılması gerektiğini özellikle vurgulamak istiyorum." dedi.

- İslam karşıtlığıyla mücadele ve Müslüman kimliğinin doğru anlatılması

Son dönemde İslam karşıtlığı ve Müslümanlarla ilgili olumsuz imaj oluşturma konusunda ciddi bir gayret olduğunu vurgulayan Kulaklıkaya, "Müslümanlar olarak, İslam dünyası olarak bizim kusurlarımız olabilir. Bizim sahip olduğumuz değerlerin bir kusuru yok. Kitabımız Kur'an'ın bir kusuru yok, peygamberimizin sözlerinin, dini değerlerimizin bir kusuru yok. Bunu hayatlarında pratiğe döken Müslümanlar olarak Kur'an'ın yanlış yorumlarından kaynaklanan hatalarımız yok mu? Elbette var. Ama bu İslam düşmanlığına gitmemesi gereken bir durum." değerlendirmesinde bulundu.

Kulaklıkaya, Müslümanların, özellikle alimlerin ve topluma yön veren liderlerin nerede hata yapıldığını, hangi dini konuların yanlış yorumlandığını düşünmesi gerektiğini vurgulayarak İslam karşıtlığının sadece Müslümanların hatalarından kaynaklanmadığına da dikkati çekti.

Mevcut durumun bilinçli, kasıtlı, negatif bir Müslüman imajı çizme gayretinin ürünü olduğunu belirten Kulaklıkaya, "Batı dünyasında yaşayan Müslümanlara bu konuda çok ciddi bir görev düşüyor. Mensup oldukları dini, içinde yaşadıkları toplumda çok iyi temsil etmeleri gerekiyor. Yani insanların İslam'la, Müslümanlarla ilgili negatif imajlar oluşturmalarına izin vermemeleri gerekiyor." diye konuştu.

İİT bünyesinde özel bir komitenin İslam karşıtlığıyla mücadele konusunda düzenli raporlar yayımladığını ifade eden Kulaklıkaya, bağımsız bir komisyonun da Müslümanların maruz kaldığı insan hakları ihlalleriyle ilgili çalışma ve inceleme yürüttüğünü anlattı.

Kulaklıkaya, şöyle devam etti:

"İslam karşıtlığıyla mücadele hedefimiz olmakla birlikte diğer yandan da bizim güzel örnekleri ortaya koyarak İslam karşıtlığına yol açmayacak bir atmosferi oluşturmamız lazım. Yani İslam dünyası ve Müslümanlarla ilgili, özellikle İslam dünyası dışında Müslümanların maruz kaldığı olumsuz muamelelerle mücadele konusunda duyarlılığı artırmamız lazım. Müslümanların daha duyarlı olması ve ortak dayanışma içinde olması lazım. Ama daha önemlisi iyi, güzel uygulama örneklerini de ortaya koymamız lazım."

- "Tek bir ses oluşturmak için siyasi mekanizmaların harekete geçmesi lazım"

İİT'nin Suriye ve Arakanlı Müslümanların durumu gibi güncel konulara yaklaşımına ilişkin Kulaklıkaya, İİT'nin çok farklı aktörlerin faaliyet gösterdiği büyük bir teşkilat olduğunu ve Genel Sekreterlik çatısı altında belli uzmanlık alanlarında konuları takip eden, raporlayan, üye ülkeleri bilgilendiren, yönlendiren bir bürokratik yapıya sahip olduğunu belirtti.

Kulaklıkaya, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İİT'yi bir bütün olarak değerlendirdiğimiz zaman 'Dışişleri Bakanları Konseyi' ile, 'Devlet Başkanları Konseyi' ile, tematik toplantılarıyla çok büyük bir mekanizma. Dolayısıyla bu bahsettiğimiz konulara tepkileri oralarda aramamız lazım. 'İİT Genel Sekreteri şu konuda niye bir açıklama yapmıyor? Bu konuda niye bir girişimde bulunmuyor?' demek bir kolaycılık. Bu bürokratik yapılar bu teşkilatın amaçlarına daha iyi hizmet etmek amacıyla vardır. Yönlendirmek, bilgilendirmek amacıyla var. Ama esas adımları bu teşkilatın üyesi olan ülkelerin atması lazım. Tek bir ses oluşturmak gerekiyorsa siyasi mekanizmaların harekete geçmesi lazım."

İİT kapsamında, İslam dünyasının akut sorunlarının çözümüne dönük adımların da atıldığını söyleyen Kulaklıkaya, "Başarı, üye ülkelerin bu konudaki gayretlerine, ortaya siyasi irade koymalarına bağlı. Teşkilatın bürokratik yapı olarak tek başına bir şey yapma şansı çok fazla yok. Üye ülkeler harekete geçmezse, adım atmazsa, konuları masaya yatırmazsa bir sonuç çıkması da mümkün değil." ifadesini kullandı.

Kazakistan'ın başkenti Astana'da devlet ve hükümet başkanlarının katılımıyla düzenlenen İİT 1. Bilim ve Teknoloji Zirvesi'nde Türkiye'nin girişimiyle Myanmar'da yaşananlarla ilgili özel oturum yapıldığını ve kınama kararı çıktığını hatırlatan Kulaklıkaya, "Türkiye gibi teşkilat içerisinde son derece önemli rol oynayan, başka ülkelere de örnek teşkil edecek, ekonomik ve siyasi gücü olan, sadece İslam dünyasında değil, genel olarak dünyayı değerlendirdiğimizde etkinliği olan ülkelerin, bu tür konularda liderlik yapıp diğer ülkeleri harekete geçirmesini beklemek biz Müslümanlar olarak hepimizin hakkı. Siyasi iradeler ortaya çıktığında güzel sonuçlar da ortaya çıkıyor." diye konuştu.

Kulaklıkaya, şunları kaydetti:

"Eğer biz, Müslümanların ortak sorun ve çıkarlarında tek ses, tek yumruk olamazsak bu teşkilatın kuruluş amacı olan Kudüs'ün özgürleştirilmesi için Kudüs'ün kurtarılmasını, Filistin davasını sadece gariban Filistinlilerin omuzlarına yıkılmış bir sorumluluk olarak görürsek hiçbir ortak davamızda ilerlememiz ve sonuç almamız mümkün değil. O zaman İslam karşıtlığı da zirve yapmaya devam eder. O zaman Müslümanlara yöneltilen eziyetler, işkenceler, horlanmalar, haklarının gasp edilmesi, ihlal edilmesi, dünyanın her yerinde devam eder. Ama biz İslam dünyası olarak ülkelerin kendi aralarındaki ikili sıkıntılarını gündeme taşıyarak enerjimizi boşa harcayacaksak bu teşkilatların hiçbir anlamı yok."

Kulaklıkaya, Suriye'deki sorunun çözümü için dünyadaki süper güçlerden beklenen girişimlerin İslam dünyasının kendi içinden görülmemesinin ve Arakanlı Müslümanlar için Türkiye ve birkaç İslam ülkesinin dışında tepki gösteren olmamasının ciddi bir problem olduğunu sözlerine ekledi.


Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın